Episodes
-
15 yıldan uzun süredir uzaktan/mobil çalışan iki girişimci olarak uzaktan çalışmanın temellerini, ne gibi yetkinlikler gerektirdiğini, böyle giderse önümüzdeki dönemde şirketleri bekleyen potansiyel kriz noktalarını konuştuk.
-
Bu bölümde aşağıdaki başlıkları konuştuk;
İnsanlar neden terfi etmek istiyorlar? insanlar neden terfi edemediklerini düşünüyorlar? Ve gerçekte Neden terfi edemiyorlar? Terfi almak için ne gerekli? Terfi alamayanlar ne yapmalı? Şirketler terfi sistemini nasıl daha iyi yönetebilir? -
Missing episodes?
-
Dijital obezite elimizdeki cep telefonu, tablet gibi cihazlar üzerinden tıpkı aşırı yemek yemek gibi aşırı dijital tüketim yapmak demek. Bu bölümde bu aşırı bağımlılık ve tüketim yüzünden hayatı yaşamak yerine, sürekli ekranlara bakmanın, hem özel hem de iş hayatımızı nasıl etkilediğinden bahsedeceğiz. Çünkü nasıl aşırı olan her tüketimin bir takım sonuçları varsa, aşırı dijital tüketiminde sonuçları var.
-
Sizi gücendiren iş arkadaşınız bir şekilde hatasını anladı ve özür diledi, ya da özür diler gibi yaptı, işi şakaya vurdu, kendince kusura bakma dedi ama siz yüzüne bir şey söylemeseniz de, özrünü içten bir özür olarak görmediğiniz için o kişiyi affedemediniz. İçinizde hala yaptığı şeyin bir acısı var. Bu durumda iş yerindeki ilişkiniz nasıl devam eder bunu konuştuk
-
İnsanların büyük bölümü bu ülkede özür dileyemiyor, bazıları zaman zaman dilediklerini düşünüyorlar ama aslında karşı taraf tarafından kabul edilmeyen kötü özürler diliyorlar. Hele hele söz konusu olan problem iş hayatı ile ilgiliyse, çoğu zaman insanlar özür dilemenin gerekli bile olmadığını düşünüyorlar. ilk Sorumuz şu ''İnsanlar Neden Özür Dileyemiyor?
-
Bu yayında, insan lafını ağzına almayan insan kaynakları çalışanlarından tutun İK'nın yeni dünyadaki rolü ve neler yapılması gerektiğine kadar birçok konu hakkında dobra dobra konuştuk.
-
Şirketlerde işi gücü bırakıp, bu yıl şu ödülü, bu yıl bu ödülü alalım diyen, dergilerde, linkedin’de sosyal medyada ödül ile boy göstermeyi en önemli öncelikleri yapan çalışanlardan, yöneticilerden bahsettik. Bu kişiler gerçek görevlerini sorumluluklarını yerine getirmeyi bir yana bırakıp, ödül peşinde koşarak hem şirketlerine zarar veriyorlar, hem de çalışma arkadaşlarının moralini bozarak, üretkenliklerini olumsuz yönde etkiliyorlar. O yüzden de ödül avcılarına böyle gitmez diyoruz.
-
İş yerinde sürekli taktir mi bekliyorsunuz? Her eleştiriyi kişiselleştiriyor musunuz? Onaylanmadığınızı düşündüğünüzde agresifleşiyor musunuz? O halde bu yayın sizin için.
-
Kuşak konusundaki haberlerden bıktınız öyle değil mi? Özellikle gençler kendilerinin bu şekilde etiketlenmesinden dolayı oldukça kızgın. Gerçek içsel motivasyonlarına göre hareket edemeyen ebeveynler son yıllarda kendilerini yaşayan ve kendilerini gerçekleştirmek isteyen gençleri etiketler ile sınıflara ayırmakta. Bu hafta bu yaklaşımın ve pazarlama etiketlerinin ne kadar palavra olduğunu konuştuk.
-
İnsanlar genellikle yöneticileri ile başarılı bir konuşma yapıp sonuç alabileceğine inanmıyor. Birçok çalışan yöneticileri ile ilgili konularda bir inançsızlığa sahip, diğer bir değişle öğrenilmiş çaresizlik durumu var. Sıkı sık şunları duyuyoruz, bu şirkette hiçbir şey düzelmez, bu iş böyle gelmiş böyle gider, yöneticilere elli kere anlatıyoruz bizi duymuyorlar.. Peki bu durum gerçekten böyle mi?
-
İş ortağımız Vitalsmarts’ın yaptığı araştırma gösteriyor ki; kadınlar, erkek meslektaşları kadar iddialı veya baskın olduklarında, diğerleri tarafından algılanan yetkinliklerinde ve algılanan değerlerinde önemli bir azalma oluyor. İddialı davranan erkekler de cezalandırılıyor, ama kadınlara göre çok daha az ölçüde. Mesela erkeklerle eşit derecede agresif bir şekilde konuşan kadınların statü durumunu, yani ona duyulan saygıyı % 41 düşürdüler, erkeğin statüsünü ise sadece %25 düşürdüler aradasında %16 fark var. Algılanan yetkinlikleri erkeklerde % 22, kadınlarda % 35 düşürdüler. Algılanan değeri ise erkeklerde 6547 USD, kadınlarda 15088 Dolar düşürdüler.
-
950’den fazla kişiyle yaptığımız araştırmamıza göre, çalışanların yüzde 97’sinin, işlerindeki potansiyele ulaşmalarını engelleyen Kariyer Sınırlayan Alışkanlığı (Career Limiting Habbits - CLH ) var. Bu alışkanlıklar çalışanların alabilecekleri zamlara ver terfilere mal oluyor.
-
963 kişi ile yapılan ankete göre çalışanların yüzde 93'ü kötü davranışları veya kronik kötü performanslarından dolayı aslında işlerinden olması gereken insanlarla çalışıyor!! Ancak bu kişiler hemen hemen her şeyden paçayı kurtarıyorlar ve neredeyse hiçbir şey için hesap verebilir değiller
-
İş ortağımız Vitalsmarts'ın 550 kişi ile yaptığı araştırmaya katılan çalışanların yüzde 50'sinden fazlası, eşyalarını toplayıp ayrılmak için bir numaralı sebebin uzlaşılamaz bir yönetici olduğunu söylediler.
-
525 katılımcıyla yapılan araştırmada katılımcılar, hayat değiştiren sonuçları olan tek bir konuşmayı tanımladılar ve yarısından fazlası bu konuşmanın etkilerinin sonsuza dek sürdüğünü söyledi. Katılımcılar bir iş ortaklığına son vermek, bir işi kaybetmek ve bir aile üyesi tarafından reddedilmek gibi sonuçlar bildirdiler. Yayınlara Abone Olmak İçin Tıklayın
-
Araştırmamıza göre, muhtemelen hepiniz bir zorba ile çalıştınız. 2,283 çalışan ile yaptığımız çalışma, katılımcıların yüzde 96'sının iş yerinde zorbalık gördüğünü gösteriyor ve 731 kişi, zorbalık davranışlarına dair ayrıntılı bilgiler verebiliyor. Bu hafta hem bu araştırma sonuçlarını hem de bununla nası lbaşa çıkacağımızı konuştuk
-
İnsanlar açık konuşmanın riskini düşünüp sustuklarında aslında açık konuşmamanın risklerini hesaba katmıyorlar. Açık konuşmamak ve kritik konuşmaları yönetememek bireylerin ve kurumların önündeki en büyük engellerden biri. Hem bireyler hem de kuruluşlar bundan dolayı dudak uçuklatacak kadar büyük maddi manevi zarar görüyor.
-
Bu bölümde Facebook'un eski eğitim ve gelişim ekibinin yöneticisi Mike Rognlien'in, 1.700 çalışandan 25.000 çalışana doğru büyürken Facebook'da açık konuşma kültürünü nasıl yaygınlaştırdığını konuştuk.
-
Yöneticiler şirketlerindeki kurumsal depresyonu yani suyun altındaki görünmeyen kayaları nasıl tespit edebilirler bu hafta bunu konuştuk.
- Show more