Episodes
-
Rasim, Gökberk ve Ufuk, Azizler (2021) filmini boşverip Türkiye sineması hakkında konuşuyorlar. Ülkedeki sinemaya bakıştan, film ve sanat ilişkisinden, ve podcast kapsamındaki en iyi beş filmlerinden bahsediyorlar.
-
Rasim, Gökberk ve Ufuk, Üç Maymun (2008) filmi hakkında konuşuyorlar.
Filmin; Nuri Bilge Ceylan’ın ilk dört filmiyle arasındaki olan farkından, kamera kullanış ve sinematografi stilinin filmle olan uyumundan, sıkışmışlık ve sıkıntı hislerinin film tarafından olumsuzdan olumluya çevrilmesinden, aksiyonları kurguda sahne arasında geçirmesinden, cut/sahne arası sahnelerdeki aksiyonla sahne içi aksiyonun katarsis farkından, Nuri Bilge Ceylan’ın otobiyografik Brecht’çi Verfremdungseffekt’inden ve filmdeki motiflerin dini ve mitolojik kaynaklarından bahsediyorlar.
-
Missing episodes?
-
Rasim, Gökberk ve Ufuk, Arif V 216 (2018) filmi hakkında konuşuyorlar.
Filmdeki sekans fazlalığından, film evreninin G.O.R.A ve A.R.O.G evrenleriyle ilişkisinden, filmin Yeşilçam sinemasına “saygı duruşundan”, ve nostaljik ideolojinin pençesine düşmesinden bahsediyorlar.
-
Rasim, Gökberk ve Ufuk, Ali Baba ve Yedi Cüceler (2015) filmi hakkında konuşuyorlar.
Filmin klasik Cem Yılmaz stiliyle ilişkisinden, soğuk savaş dönemi casus filmleri parodisinden, bu parodinin etkililiğinden, klasik Bond kızına olan bakışından ve Cem Yılmaz’ın kıvırcık saç takıntısından bahsediyorlar.
-
Rasim, Gökberk ve Ufuk, Körfez (2017) filmi hakkında konuşuyorlar.
Filmin sinematografik seçimlerinden, İtalyan yenigerçekçiliğinden, filmin formülsel ve klişe olan görülen fikirleri yalın ama etkili bir anlatımla işlevlileştirmesinden, kıyamet filmlerinin Türkiye’yle ilişkisinden, 2010lar Türkiye sinemasının radikalliğinden, filmin türlerden uzaklaşıp efektlere odaklanmasından, ve günümüz Türkiye sinemasının durumundan bahsediyorlar.
-
Rasim, Gökberk ve Ufuk, Çıplak (2020 – ) dizisi hakkında konuşuyorlar.
Dizinin Sherlock Holmes veya Doctor Who’yu andıran ana karakterinden, Eylül’ün bir protagonist olarak güçlülüğünden, feminen (dişil) arzu üzerinden oluşturulabilecek feminist fikir potansiyellerinden, ana karakter/protagonist farkından, dizinin bölümsellikten kaçmasından, salaş dizi yapımcılığından, dizinin sansürlenmesinden ve ilk sezondaki güçlü tarafların birinci sezon sonu ve ikinci sezonun tamamında terkedilmesinden bahsediyorlar.
-
Rasim, Gökberk ve Ufuk, Neredesin Firuze? (2004) filmi hakkında konuşuyorlar.
Filmin fazlalıkla olan ilişkisinden, 2000ler Türkiye sinemasından taşıdığı izlerden, estetik olarak müzikal türüne uyumundan, oluşturduğu hikaye noktalarını sürekli terketmesinden, kadınlara seksist ve alaycı bakışından, ve sanatı güzellikle eşleştirmesinden bahsediyorlar.
-
Rasim, Gökberk ve Ufuk, Şekerpare (1983) filmi hakkında konuşuyorlar.
Komedi formunun sanatsallıkla ilişkisinden, filmde komedinin etkili kullanımının nasıl elde edilebildiğinden, senaryo ve oyunculukların komedi formuyla ilişkisinden, 2010lar sonrası film mantığıyla Yeşilçam film mantığı arasındaki farklardan, radikal travmatik bir sonun biçimsel rolünden, 2000ler önceki ve sonraki komedi filmlerinin kalitesi ve sıklığından, ve günümüzde komedi filminin nadirleşmesinden bahsediyorlar.
-
Rasim, Gökberk ve Ufuk, Pek Yakında (2014) filmi hakkında konuşuyorlar.
Erşan Kuneri dizisinin çıkış noktası olma potansiyelinden, filmin Arzu karakteri kapsamında feminist bir açıdan başarısızlıkla sonuçlanmasından, filmin Yeşilçam’la olan biçimsel ve içeriksel ilişkisinden, Cem Yılmaz’ın sinema anlayışından, film yapmakla ilgili filmlerin avantajları ve dezavantajlarından, ve filmin Yavuz Turgul’un Eşkiya ve Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni filmleriyle olan ilişkisinden bahsediyorlar.
-
Rasim, Gökberk ve Ufuk, Siz Biraz Uzak Kaldınız (2021) kısa filmi hakkında konuşuyorlar.
Kısa film formunun orta ve uzun metrajla karşılaştırıldığında ortaya çıkan avantajları ve dezavantajlarından, bu formun biçimsel olarak incelendiğinde ortaya çıkan radikal film formülünden, günümüzde çekilen kısa filmlerin kabaca (ve basitçe) iki genel kategoriye ayrılmasından, filmin seyirciyi soktuğu klostrofobik havadan, seyircinin pozisyonunun sahneden sahneye önyargı kavramı çerçevesinde değişmesinden, biçim üzerinden kuir bir fikrin verilmesinden, bu kuir fikrin filmdeki İslamiyet olgusuyla ilişkisinden, ve filmin kendisini retroaktif bir şekilde yorumlatmasından bahsediyorlar.
-
Rasim, Gökberk ve Ufuk, Kelebekler (2018) filmi hakkında konuşuyorlar.
Filmin Türkiye’yi konu alan festival filmlerinin klişelerini eleştirmesinden, bu eleştirinin absürdizm ve komedi üzerinden işlenmesinden, Tolga Karaçelik ve Cem Yılmaz’ın sonunda seyirciye bakışlarındaki farklardan, sahneler arasındaki sevinçli ve hüzünlü şeklinde ikilemci bir şekilde kategorilere ayrılabilen iki olgu arasındaki segmentasyon sıkıntısından, eleştirinin alaycı bir tavırla verilmesinin avantajları ve dezavantajlarından ve absürd komedinin (melo)dramaya ilişkisinden bahsediyorlar.
-
Rasim, Gökberk ve Ufuk, Hudutların Kanunu (1966) filmi hakkında konuşuyorlar.
Klasik Amerikan western’ının biçimini belirleyen kurallarından, bu film türünün Türkiye sinemasına uyarlandığındaki sonuçlardan, filmin sansürle ilişkisinden, Öğretmen Ayşe’nin rolünden, western’ın film noirla ilişkisinden, bir film türünün biçimsel olarak ele alınarak sınırlayıcı tarihsel/kültürel bağlamdan çıkarılarak evrenselleşebilmesinden, Hıdır’ın yalnız kovboy rolündeki pozisyonundan, filmin devlet tasvirinden, dini kapital eleştirisinden, filmin toplum dışı pozisyonun çelişkilerini westernsal bir biçimde radikal olarak gösterebilmesinden bahsediyorlar.
-
Rasim, Gökberk ve Ufuk, İklimler (2006) filmi hakkında konuşuyorlar.
Nuri Bilge Ceylan’ın filmdeki ve hikayedeki rolünün filme etkisinden, metinüstü bir özeleştirinin yabancılaştırma etkisinden, sitcom mantığındaki karakter özellikleriyle ilişkisinden, filmin vermek istediği/verdiği eleştirinin körelmişliğinden, travmatik bir reel noktasıyla verilen eleştiriyle gösterme yoluyla verilen eleştiri farkından ve filmin karakterleri hapsettiği cinsiyetçi ikilemden bahsediyorlar.
-
Rasim, Gökberk ve Ufuk, Erşan Kuneri (2022) dizisi hakkında konuşuyorlar.
Cem Yılmaz / Erşan Kuneri’nin fark ve benzerliklerinden, dizinin dizisellik üzerinden verdiği fikirden, diziselliğin yan karakterlerin güçlendirilmesindeki rolünden, Erşan’ın 1980 darbesi öncesi ve sonrası değişiminden, Cem Yılmaz filmleri/dizilerinin pozitif ama boynu bükük sonlarından, dizinin bir çerçeve unsuruyla nostaljik ideolojiden ve postmodern solipsizmden kaçınmasından, film yapmakla ilgili bir dizi olmasından ve film yapmanın verdiği keyiften bahsediyorlar.
-
Rasim, Gökberk ve Ufuk, Alef (2020) dizisi hakkında konuşuyorlar.
Dizinin dizisellik kavramıyla ilişkisinden, klasik Amerikan dizisi mantığıyla uyumundan, İslami mezhep ve tarikat temsilinden, karakterleri ve felsefi fikri açısından kuir potansiyelinden, klişe Amerikan polisiyesiyle ilişkisinden, imgesel bir birliği Tasavvuf/Amerikan polisiyesi/kuir felsefe kulvarlarında eleştirmesinden ve biçim/içerik farkından bahsediyorlar.
-
Rasim, Gökberk ve Ufuk, Sarmaşık (2015) filmi hakkında konuşuyorlar.
Filmin Türkiye güncel siyasetine alegorik bir bakış getirmesinden, anlatısındaki biçimsel edebi unsurlardan, sarmaşık ve salyangozlar üzerinden oluşturduğu sürrealizmden, alegorik sinema anlatımının genel sıkıntılarından, yoruma açıklığının sanatla ilişkisinden, imgelerinin anlam ve tanım kavramları açısından değerlendirilmesinden, sürrealizminin bilgisayar efektiyle (CGI) desteklenmesinden ve sürreal/irreel ögelerinin gerçeküstü/gerçekdışı olarak yorumlanmasının gerekliliğinden bahsediyorlar.
-
Rasim, Gökberk ve Ufuk, Uysallar (2022) dizisi hakkında konuşuyorlar.
Dizinin klasik Amerikan dizi mantığıyla ilişkisinden, içerik ve biçim olarak “punk” olup olamamasından, genel varoluşcu felsefesinden, Jean-Paul Sartre’ın Gizli Oturum (fr. Huis Clos, en. No Exit; 1944) oyunundaki “Cehennem diğer insanlardır.” sözüyle biçimsel ve felsefi ilişkisinden, arka planındaki solcu siyasetten, Albert Camus’nün isyan (la révolte) ve devrim (la révolution) kavramları arasındaki farkla ilişkisinden, Ankara/İstanbul tezatını eleştirmesinden; ve Anakara ve Tornistan’ı konumlandırışından bahsediyorlar.
-
Rasim, Gökberk ve Ufuk, Nefes: Vatan Sağolsun (2009) filmi hakkında konuşuyorlar.
Filmin sonuçsuz kalan absürdizminden, teknik açıdan kırılmaya mahkum realizminden, elde ettiği romantizminden, bu romantizmin faşizmle ilişkisinden, Truffaut'nun savaş filmleri üzerindeki söylemlerinden, süperegolaştırma yöntemiyle sağcı bir militarizm övgüsünden, sinemanın siyasetsizleştirilmesinden, siyasetin estetik düzlemde hapsolmuşluğundan, tarihsel/siyasi olayların kişiselleştirilmesinden, kadınlara seksist bakışının romantizmle bağlantısından ve siyasinin kişisel değil; kişiselin siyasi olmasından bahsediyorlar.
-
Rasim, Gökberk ve Ufuk, Yahşi Batı (2010) filmi hakkında konuşuyorlar.
Filmin klasik western türü ve bu türün tarihsel/felsefi temelleriyle ilişkisinden, komedisinde postmodernizmden modernizme bir geçiş sağlayan çerçeve unsurundan, kadın konusundaki patalojik sıkıntılarından, cowboy/eşkiya ve şerif/ağa paralelliğinden, ve biçimsel western ögelerinin Atatürk cumhuriyetçiliği ilkesi temelindeki yansımalarından bahsediyorlar.
-
Rasim, Gökberk ve Ufuk, Uzak (2002) filmi hakkında konuşuyorlar.
Filmin, Yeni Türkiye Sineması akımı içindeki yerinden, iki ana karakteri Mahmut ve Yusuf'un eril iletişimsizliğinden, fantazi nesnesi olarak kadınlar ve sanat formu olarak fotoğraf üzerinden Mahmut'un alaycılığı ve Yusuf'un çocuksu saflığından, bu karakterler üzerinden İstanbul'u şehir olarak yeniden yorumlamasından, boşluğu ve "uzaklığı" sebebiyle sinemada sıklıkla eleştirilen İstanbul'un yeniden değerlendirilme olasılığından, bu yeniden değerlendirmenin ise sadece estetik düzlemde kaldığından, felsefi açıdan Gilles Deleuze'ün zaman-imge kavramından ve postmodern auteur stilinin sıkıntılarından bahsediyorlar.
- Show more