Episodios

  • Türk Çin Kültür Derneği bünyesinde, Kerem Köfteoğlu’nun hazırlayıp sunduğu “Çin İş Kulübü’ne konuk olan Türkiye Çin Dostluk Vakfı Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Yaşar, “Türkiye’nin Kuşak ve Yol Girişimi’nde aktif rol alıp, Çin’in altyapı, teknik ve finans gücünü daha fazla kullanmasını destekliyoruz” dedi.

    Kerem Köfteoğlu’nun Youtube ve Yön Radyo’da hazırlayıp sunduğu Çin İş Kulübü’ne konuk olan Türkiye Çin Dostluk Vakfı Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Yaşar, “Çin’in doğru anlayıp, Kuşak ve Yol projesinde sunduğu altyapı ve finans gücünden daha fazla yararlanmalıyız” dedi.

    Topluma Çin’in iyi anlatılması gerektiğini vurgulayan Yaşarbunun nedenini şöyle açıkladı: “Birincisi Çin, hızlı tren konusunda büyük bir ağa sahip. Birçok konuda Avrupa’dan daha yetkindir. Kuşak ve Yol projesi kapsamında da çok güçlü bir altyapı ve finans gücüne sahip. Türkiye, söz konusu proje kapsamında Edirne’den Kars’a kadar uzanan ‘orta koridor’ dediğimiz yerde bulunuyor. Türkiye bu hattı bazen kendi bazen de dış ülkelerin yardımıyla geliştirmeye çalışıyor. Bu hatların yapılması çok ciddi oranda finansman ihtiyacı gerektiriyor. Bu noktada Türkiye’nin Kuşak ve Yol Girişimi’nde aktif rol alıp, Çin’in altyapı, teknik ve finans gücünü daha fazla kullanmasını destekliyoruz. Bu proje Çin emperyalist projesinden ziyade, Avrasya'yı birleştirip, kaynakların doğru üretim merkezleri ve güzergâh üzerindeki ülkelerle paydaş bir projedir. Herkese faydası olacağı gibi, tek kutuplu dünyadan gelişmekte olan ülkelerin daha bağımsız hale getirecek bir proje olduğunu iyi anlatmamız gerekiyor.”

    Vakfın 2009’da Hasan Çapan tarafından Ankara’da kurulduğunu hatırlatan Yaşar bu konuda şu bilgileri verdi: “Kurulduğumuz günden bu yana iki ülke arasındaki ticari ve kültürel ilişkileri ileriye taşıyacak çeşitli etkinlikler yaptık. İki halkın birbirini anlamasının yolu dilden geçtiği için Türkiye'de çeşitli okulların kütüphanelerine binlerce Çince kitap bağışladık. Çin Büyükelçiliğiyle koordineli olarak 70 küsur öğrenciye burs verilmesi sağladık."

    --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cindeki-turkler/message
  • Türk Çin Kültür Derneği bünyesinde, Kerem Köfteoğlu’nun hazırlayıp sunduğu “Çin İş Kulubü”ne konuk olan TUÇİAD Başkanı Kemal Koçak “BAİB-Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği- iş birliğiyle, Akdeniz bölgesinin kirazını Şanghay’da pazarlama fırsatı yakaladık” dedi.

    Çin İş Kulubü’ne konuk olan TUÇİAD (Türkiye-Çin İşadamları Dostluk ve Dayanışma Derneği) Başkanı Kemal Koçak, “Antalya Valiliği ve BAKA ile de ortak çalışmalar yaptık” dedikten sonra şöyle devam etti: “Çin’in 100 milyon nüfuslu Shandong eyaletiyle ‘kardeş şehir’, Shandong Ticaret Odası’yla da iş birliği protokolü imzaladık. Ayrıca Antalya Bilim Üniversitesi ve Çin Hebei Üniversitesi’ni de ‘kardeş üniversiteler’ yaptık.”

    TUÇİAD’ın kurulduğu 2002 yılından bu yana aralarında ATSO, Hong Kong İş Geliştirme Kurumu gibi birçok kurumla çeşitli toplantılar yaptıklarını hatırlatan Koçak şunları söyledi: Temelde ‘kazan-kazan’ ilkesine dayalı bir dış ticareti amaçlıyoruz. Türkiye, Avrupa Asya’ya ve Afrika’ya çok yakın adeta dünyanın tam orasında bulunuyor. Tarihi İpek Yolu, yeni adıyla Kuşak ve yol gibi ülkemizin coğrafi, politik, lojistik vb. avantajlarını biliyoruz. Çinli dostlarımız da bunların farkında. Bu yüzden iki taraf da ‘Çin üretim üssü, Türkiye ise dünyaya dağıtım üssü olsun. Birlikte üretip birlikte satalım’ anlayışı ile projeler geliştiriyor.

    --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cindeki-turkler/message
  • ¿Faltan episodios?

    Pulsa aquí para actualizar resultados

  • Kerem Köfteoğlu’nun Arzum-OKKA’nın destekleriyle Youtube ve Yön Radyo’da hazırlayıp sunduğu “Doğudaki Tanıtım Elçilerimiz: Çin’deki Türkler” programına konuk olan T.C. Hong Kong Ticaret Ataşesi Merve Yılmazcan, Çin anakarasına bağlı, “Tek Ülke İki Sistem” ilkesiyle yönetilen Hong Kong’un serbest liman statüsünde olduğunu söyledi. İthalat ve ihracatta sınırlama, ek mali mükellefiyet veya gümrük vergisi bulunmadığına dikkat çeken Yılmazcan şöyle devam etti: “Serbest liman konumuna bağlı olarak, dünyanın en büyük sekizinci ithalatçı ekonomisidir. İhracatta ise bu sıralamanın Hong Kong’un artan reeksport kabiliyetiyle daha da yükseldiğini görüyoruz. Nitekim, bölge 2020 yılı rakamları itibari ile en büyük altıncı ihracatçı ekonomisine sahip. Toplam dış ticaret hacmi 1 Trilyon ABD Doları’nın üzerindedir”.

    Hong Kong sermayesi kaynaklı 100 civarında şirketin Türkiye’de faaliyet gösterdiğini, Hong Kong’da ise, merkezi Türkiye’de bulunan ya da sahipleri Türk vatandaşları olan 70 kadar şirket olduğunu belirten Yılmazcan “Hong Kong, uluslararası bir ticaret merkezi olduğu kadar, aynı zamanda bir fuar merkezi konumundadır. Pandemi öncesindeki dönemde yıl içerisinde yüzlerce uluslararası organizasyona ev sahipliği yapan Hong Kong, Asya’nın ve aslında tüm dünyanın önemli bir buluşma noktasıdır” dedi.

    Sanal Ticaret Heyetleri

    Pandemiyle birlikte gelen seyahat kısıtlamalarından dolayı fuarların yapılamadığını hatırlatan Yılmazcan, bu konuda üretilen bir çözümü şöyle anlattı: “Bu koşullarda fuarlar dijitalleşti. Bakanlığımız da bu dönemde dijital faaliyetlerin desteklenmesine yönelik mevzuat düzenlemelerini yürürlüğe koydu. Bir diğer önemli politika değişikliğini de ticaret heyetlerinde yaşayıp, pandemiyle birlikte heyetlerimizi ‘sanal ticaret heyeti programları’ kapsamında gerçekleştirmeye başladık. Bunun ilkini de geçtiğimiz haziran ayında Türkiye İhracatçılar Meclisi ve Hong Kong Ticaret Odası iş birliğiyle düzenledik”

    Ülkemizde geliştirilen yeni nesil teknolojiler açısından Hong Kong’un yatırımcı bulunabilecek önemli bir merkez olduğunu hatırlatan Yılmazcan açıklamalarını şöyle noktaladı: “Bu nedenle, yeni nesil teknolojiler alanında faaliyet gösteren girişimlerimize Hong Kong’daki önemli etkinliklere (Fintech Week – Startmeup HK) katılmalarını öneriyoruz. Bu noktada, yakın dönemde faaliyetine başlayan Uluslararası Hizmet Ticareti Genel Müdürlüğümüzün, fintech, yazılım, oyun gibi pek çok alt sektörü bünyesinde bulundurulan bilişim sektörüne yönelik destekleriyle iyi bir sinerji yakalanabilir. Finans alanında da ciddi iş birliği şansı var. Finans açısından önemli bir merkez olan Hong Kong, Çin’in başlattığı Kuşak ve Yol Girişimi kapsamındaki projeler bağlamında da finansal hizmet sağlayıcı olarak konumlandırıldı. Dolayısıyla taraflar arasında bu iki alanda iş birliği imkanlarının geliştirilebileceğine yönelik inancımız tamdır.”

    --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cindeki-turkler/message
  • Kerem Köfteoğlu’nun Youtube ve Yön Radyo’da sunduğu “Doğudaki Tanıtım Elçilerimiz: Çin’deki Türkler” programına katılan Yiwu Jubu Trade ve Hongyu International Trade Limited şirketlerinin Genel Müdürü Atakan Özkaraca, Çin’in son 40 yılda kaydettiği gelişmeleri özetledi. Çin’in teknolojide önemli ataklar da yaptığını hatırlatan Özkaraca şu bilgiyi verdi: “Çin artık dünya liderliği konusunda ABD ile atbaşı gidiyor. Kuşak ve Yol projesi de bundan sonraki gelişmelerin anahtarı olacak. Türkiye’nin coğrafi konumuna baktığımızda, Kuşak ve Yol’un kavşak noktasında, önemli bir kapı olduğunu görüyoruz. İki ülke arasındaki görüşmeler sıkılaştırılmalı. Birbirimizi doğru anlayıp, elele vermeliyiz. Yeni İpek Yolu ticaretin kapısı, Türkiye de bu kapının anahtarı. Kapı ve anahtarı buluşturmalıyız. Türkler ve Çinlilerin birlikteliğinin dünya ticaretine renk katacağına inanıyorum.”

    İstanbul Üniversitesi İşletme bölümü mezunu, mali müşavirlik ve marka vekilliği konularında da bilgisi olan Atakan Özkaraca, iş hayatının inceliklerini Kapalıçarşı ve Tahtakale’de öğrendi. Türkiye’den bujiteri ve saç aksesuarı konusunda edindiği birikimle 2005’te Çin’e yerleşip, Guangzhou eyaletinde Yiwu Jubu Trade co. Ltd. firmasını kurdu. Çin’in bijuteri sektörünün Türk girişimcilere bazı fırsatlar sunduğuna dikkat çeken Özkaraca,“Yiwu, küçük üreticiler için adeta bir cennet. 4,5 kilometre uzunluğunda, 200 bine yakın dükkanda, Çin’in her yerinde üretilen malları bulmak mümkün. Türk girişimciler, bu pazarın yedek parça ve ara mamül alanındaki fırsatlarını henüz tam manasıyla kullanamadı. Bu fırsatları değerlendiren birkaç arkadaşımız oldu ama bunlar yeterli değil. Türkiye’nin bu alanlarda üretim potansiyelinin iyi tasarımlarla taçlandırılıp birkaç malzeme fabrikası kurulursa, ülke olarak bunun yararını göreceğimize inanıyorum” dedi.

    --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cindeki-turkler/message
  • Kerem Köfteoğlu’nun Youtube ve Yön Radyo’da sunduğu “Doğudaki Tanıtım Elçilerimiz: Çin’deki Türkler” Antiochia Genel Müdürü Taner Köse, son zamanlarda THY’nin Çin bileti fiyatlarının aşırı artmasından yakındı. Uçak bileti fiyatlarından aşırı yükselmesinden Çin’deki yurttaşlarımızın mağdur olduğuna dikkat çeken Köse, “Çin’e tek yön fiyatı 155 bin lira. Ailecek Çin’e gitmek veya oradan Türkiye’ye gelmek istersek, bunun bize maliyeti bir daire fiyatına geliyor. Sosyal medya platformu WeChat’te ‘Çin’e Dönüş’ adıyla bir grup kurduk. Mağduriyetimizi büyükelçilik ve konsoluslarımızın yanı sıra THY’ye de bildirdik. Bu konuya bir çözüm yolu bulunmasını talep ediyoruz” dedi.

    Yaşadığı ve bir Türk berberi açtığı Yiwu hakkında da bilgiler veren Köse “Burası aslında bir köy. Buna karşın günümüzde dünyanın perakende merkezi haline geldi” dedikten sonra şu bilgiyi verdi: “Yiwu Uluslararası Ticaret Merkezi ya da diğer adıyla Yiwu Futian Market, 7 kilometrelik bir alanı kaplıyor. Burası dünyanın en büyük açık pazarı olarak biliniyor. Buraya gelenler diledikleri ürünü bir koliden bir konteyner’a kadar istedikleri miktarda satın alabiliyor. Ben aynı Zamanda Tanko Trading adıyla aracılık hizmeti de veriyorum. Bize gelen müşterileri bu pazara yönlendiriyoruz. Dilerlerse onların talep ettiği ürünü bulup onlara yolluyoruz. Bu pazardan veya Çin’in her hangi bir yerinden ürün-malzemeye ihtiyaç duyanlara ülkeyi ve şartlarını bilen aracılarla çalışmalarını öneriyorum.”

    --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cindeki-turkler/message
  • Kerem Köfteoğlu’nun Arzum OKKA’nın destekleriyle Youtube ve Yön Radyo’da sunduğu “Doğudaki Tanıtım Elçilerimiz: Çin’deki Türkler” özel programına katılan Arzum Yönetim Kurulu Başkanı, aynı zamanda DEİK Asya-Pasifik İş Konseyleri Koordinatörü Murat Kolbaşı, Türk Kahvesini UNESCO’nun Dünya Kültürel Mirası listesine dahil ettirmenin ardından 5 Aralık’ın Dünya Türk Kahvesi Günü olarak kutlanması için de çabaladıklarını söyledi.

    “Şanghay’da kahve pazarında ciddi bir rekabet var. Bu noktada Türk kahvesinin pazarda yer bulma şansı var mı? Sorusunu yanıtlayan Kolbaşışöyle konuştu:  “Kamu ve özel sektör işbirliğiyle Türk kahvesini Çin’de tanıtacak ciddi adımlar atıyoruz. Özellikle Guanco Başkonsolosluğumuzdan ticari ateşemizin girişimleriyle Guangzhou Kahve Birliği ve Pu’er Kahve Endüstrisi Birliği yönetimiyle bir işbirliği anlaşmaları imzaladık. Buna göre, Türk kahvesini Çin’de tanıtıp ortak ürün geliştirme gibi konularda etkinlikler düzenleyeceğiz. Onlar makinelerimizi biz de onların kahvesini kullanacağız. Çinlilerin fal baktırma talebini de çok yoğun. Dolayısıyla Türk kahvesi ve Türk markalarının Çin geneli ve Şanghay özelinde yer bulma şansı var. Kahve alanındaki işbirlikleriyle de Türk kahvesinin pazarda hak ettiği yere geleceğine inanıyoruz.”

    --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cindeki-turkler/message
  • Kerem Köfteoğlu’nun Arzum OKKA’nın destekleriyle Youtube ve Yön Radyo’da sunduğu “Doğudaki Tanıtım Elçilerimiz: Çin’deki Türkler”programına katılan T.C. Guangzhou (Guanco) Başkonsolosu Kurtuluş Aykan, Çin’de ilk ülke hatıra ormanının Türkiye tarafından kurulacağını söyledi. Ormanın 1 Aralık’ta kurulacağını belirten Başkonsolos Aykan konuyla ilgili şu bilgiyi verdi: “Başkonsolosluğumuz tarafından Türkiye Yunus Emre Hatıra Ormanı’nın oluşturulması amacıyla 1 Aralık 2021 saat 10.00’da Guanco’da bulunan Haizhu Wetland Park’ta ağaç dikim töreni gerçekleştireceğiz. Söz konuşu Türkiye ormanı, Çin'de yetişkin ağaçlardan müteşekkil ilk kez oluşturulacak yabancı bir ülkenin hatıra ormanı olması bakımından da önemlidir.”

    “Guanco Başkonsolosluğumuz görev bölgesinde Güney Çin’de bulunan 4 eyalet yer almakta” diyen Başkonsolos Aykan şöyle devam etti. “Guangdong, Fujian, Guanxi ve Hainan Eyaletlerinin toplam nüfusu 230 milyona yaklaşıyor. Başkonsolosluğumuzun bulunduğu Guangdong 1,6 trilyon dolarlık, GSYH’siyle Çin’in eyaletleri arasında ilk sırada bulunuyor. 2020 yılında Guangdong bölgesinde yerleşik firmaların ihracatı 628 Milyar USD, ithalatı 395 Milyar USD ve toplam dış ticaret hacmi ise yaklaşık 1 trilyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Sadece Guangdong Eyaletinin rakamları bile sorumlu olduğumuz bölgenin dış ticaret açısından önemini göstermektedir diye düşünüyorum.”

    Günümüzde Çin’den Türkiye’ye yatırımların hızlandığını dikkat çeken Başkonsolos Aykan şöyle konuştu: “Ülkemizde yabancı yatırımlar için son derece uygun koşullar bulunmaktadır. Biz Çinli firmaları Türkiye’ye davet ediyoruz. Türkiye’deki firmalara da tavsiyem, mal aldıkları Çinli firmaları Türkiye’ye davet etsinler, beraber yatırım yapsınlar. Bizim görev bölgemizde bulunana Oppo, Mcdodo gibi firmaların yatırımları gerçekleşti Türkiye’de. Bu sayının artacağına inanıyorum.”

    --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cindeki-turkler/message
  • Kerem Köfteoğlu’nun hazırlayıp sunduğu Türk Çin Kültür Derneği bünyesindeki Çin İş Kulübü’nde konuşan Neptün Danışmanlık Kurucusu, aynı zamanda Şanghay Jiaotong Üniversitesi Öğretim Görevlisi olan Avukat Dr. Onur Sabri Durak, son zamanlara Çinle iş yapan bazı Türk şirketlerinin ödeme ve teslimatta sorunlar yaşadığını söyledi. Avukat Dr. Durak’ın Çin İş Kulubü’nde dile getirdiği çözüm önerilerini sizin için 10 madde halinde şöyle derledik:

    1- Çin’deki satıcı şirketler ve temsilcileriyle yazışmalarınızı mümkün olduğu ölçüde kurumsal e-posta adresleri üzerinden yapın.

    2- Çin’deki satıcı şirket hakkındaki adres, iletişim, yasal mümessil, ticaret sicil kayıtlarını sözleşme yapmadan önce talep edin.

    3- Sözleşmede, işin niteliğine uygun düşecek ticari, mali ve hukuki risk yönetimine, varsa fikri-sınai hakları ilişkin maddelere net şekilde yer verin.

    4- Çin’deki satıcının peşin ödeme şartını mümkün olduğu ölçüde kabul etmeyin.

    5- Peşin ödemenin yerine, mal mukabili ödeme, akreditifli ödeme veya Türk iş dünyasında çok bilinmeyen “escrow-emanet hesaba” ödeme yapın.

    6- Satıcının ön ödemede ısrar etmesi halinde, ön ödemeyi asgari seviyede tutmak, mümkünse, satıcının bankasından ön ödeme teminat mektubu sağlayın.

    7- Alım-satım konusu mal bedelini muhakkak surette sözleşmede kararlaştırılan ve Çin’deki satıcının şirket hesabına ödeyin. Şirket ortakları veya temsilcilerinin şahsi hesaplarına asla ödeme yapmayın.

    8-- Ödemeleri muhakkak banka yoluyla yapmak, hiçbir surette kuyumcu, dövizci vasıtasıyla veya wechat/alipay gibi ödeme yöntemleri üzerinden şahsi hesaplara ödeme yapmayın. Yapılan ödemelerin akıbetini Çin’deki satıcı şirketle yazılı olarak teyit ettirin.

    9- İşin niteliğine uygun sigortanızı mutlaka yaptırın.

    10- Teslimde bir gecikme olması halinde, bir avukatlık/danışmanlık şirketiyle en kısa sürede iletişime geçerek, uygun tedbirleri alın.

    --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cindeki-turkler/message
  • Kerem Köfteoğlu’nun Arzum Okka’nın destekleriyle Youtube ve Yön Radyo’da sunduğu “Doğudaki Tanıtım Elçilerimiz: Çin’deki Türkler”programına katılan, T.C. Pekin Büyükelçiliği Ticaret Başmüşaviri Hakan Kızartıcı, Çin’e Türk gıda ürünleri ihracatını artırmak istediklerini belirterek şu bilgiyi verdi: “Bu yıl ilk sekiz aylık ihracatımız geçen yılın aynı dönemine oranla yaklaşık yüzde 45’lik artışla 2,4 milyar dolara ulaştı. Bu yılı ilk defa 4 milyar dolar düzeyinde bir ihracatla kapatacağımızı umuyoruz.”

    Pandemiye rağmen Çin ve Türkiye’nin 2020 yılını pozitif büyümeyle kapatan iki ekonomiden biri olduğunu hatırlatan Başmüşavir Kızartıcı şöyle konuştu: “Bildiğiniz gibi, Çin çok büyük ve çok dinamik bir ekonomi. Bu dinamizmin etkisiyle; pandemiye, ticaret savaşlarına, küresel gerginliklere, pandeminin yarattığı başta lojistik ve tedarik zincirlerindeki kırılmalara rağmen Çin’e gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımı 163 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu anlamda, Türkiye’de hala çok ilgi çekmiyor. Ama Çin dünya ekonomisinin en büyük aktörlerinden biri ve daha da büyüyerek bu konumunu sürdürecek.”

    --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cindeki-turkler/message
  • Kerem Köfteoğlu’nun Youtube ve Yön Radyo’da sunduğu “Doğudaki Tanıtım Elçilerimiz: Çin’deki Türkler” programına katılan, Wanda Group bünyesindeki Sanya Conrad Hilton ve Double Tree Otellerinin Müdürü Fuat Köroğlu, Çinli grubun Türkiye’de yeni otel yatırımlarına açık olduğunu söyledi. Çinli turistin Kapadokya’ya ilgisine vurgu yapan Köroğlu “Burada Çinli bir markanın otel açması fena mı olur? Bence bu durumu ya bizim grup ya da başka Çinli yatırımcılar değerlendirmek isteyeceklerdir. Çünkü Çinli turist tanıdığı, bildiği deneyimlediği markaları tercih eder” dedi.

    Wanda Grubunun devasa kompleks binalar inşa edip arazi geliştirerek şehirleri canlandırdığını, ayrıca  sinema ve eğlence alanında da yatırımları olduğunu belirten Köroğlu, şirketle ilgili şu bilgileri verdi: “Wanda, 1996 yılında lüks otelcilik işine de girdi. Günümüzde şirket bünyesinde yedi otel markası bulunuyor. Bu markalardan Vista’nın yurtdışındaki ilk otelini de İstanbul’da hizmete açtılar. Kısa süre önce İstanbul’daydım mal sahibi Mar Yapı yönetimiyle görüştüm bu ortaklıktan gayet memnunlar. Hatta önümüzdeki yıl Vista İstanbul’un içine son derece iddialı Zen adıyla bir Çin lokantası da açmayı da planlıyorlar. Wanda yönetimi Türkiye’de yeni oteller açma işine sıcak bakıyor.”

    --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cindeki-turkler/message
  • Kerem Köfteoğlu’nun Youtube ve Yön Radyo’da sunduğu “Doğudaki Tanıtım Elçilerimiz: Çin’deki Türkler” programına katılan Qubbe ve Bosphorus Restoranlarının Kurucu Ortağı Hüseyin Arslan, en etkili tanıtımın zengin mutfak kültürüyle olduğunu hatırlatarak “Pekin’de yeni hizmete açtığımız Qubbe Restoran’ın her odasını Kapadokya, Pamukkale, Efes gibi ülkemizin ünlü turistik merkezlerin minik bir kopyası şeklinde tasarladık. Burada yemek yiyenler hem Türk lezzetlerini tanıyor hem de ülkemizin ünlü turistik merkezlerinde kısa bir gezinti yapmış hissine kapılıyor. Böylece yeni mekanımızda Türk lezzetlerinin yanı sıra, turistik merkezlerimiz ve kültürümüzü de tanıtıyoruz” dedi.

    Qubbe Restoran’da Türk lezzetlerine ek olarak Akdeniz mutfağından örnekler de sunduklarını belirten Arslan bu konuda şu bilgileri verdi: “Hizmet sektöründe özellikle de restorancılıkta en önemli mesele müşterilerle yakından ilgilenmektir. Restorana gelen tüm misafirlerimizle bizzat ilgileniyoruz. Onların karşısına yemekle ilgili merak ettikleri tüm soruların yanıtlarıyla çıkıyoruz. Müşteriyle ilgilenip sorularını samimi ve doyurucu şekilde yanıtlarsanız başarıyı yakalayacağınız gibi, müşteriyle kurduğunuz bu yakın bağ sayesinde onun sadakatini de kazanırsınız. Günümüzde özellikle de Çin’deki yeme-içme birimlerinin dijital dünyaya ayak uydurması şart. Biz de bu yönde atmamız gereken tüm adımları attık, atmaya da devam edeceğiz. Sürekli yenilik yapmak zorundayız. Bu yüzden yemeklerde büyük değişiklikler olmamakla beraber, Qubbe’deki sunumu Bosphorus’tan farklı hale getirdik.”

    --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cindeki-turkler/message
  • Kerem Köfteoğlu’nun Youtube ve Yön Radyo’da sunduğu “Doğudaki Tanıtım Elçilerimiz: Çin’deki Türkler” programına katılan Celia Academy Kurucu Ortağı Oytun Ergun, eğlence sektörünün Çin’de çok hızlı büyüdüğüne dikkat çekti. Şanghay’da kurdukları OMC Danışmanlık şirketiyle uzun yılla çeşitli sektörden firmaya ürün tedariği, son kontrol ve yükleme konularında hizmet verdiklerini hatırlatan Ergun yeni yatırımı hakkında şu bilgileri verdi: “En fazla yabancının bulunduğu Şanghay, 24 saat yaşayan canlı bir şehir. Bu durum eğlence sektörüne olumlu yansıyor. Nitekim kentteki bazı gece kulüplerinin aylık cirosu 9-10 milyon dolara ulaşıyor. Biz de bu noktalardan hareketle kendine özgü konseptte tasarladığımız Celia Academy’i açtık. Mekanımız artık şehrin en iyi gece kulüpleri arasında gösteriliyor.”

    “Celia Academy kentin en popüler mekanlarından biri haline gelince bize yeni teklifler gelmeye başladı” diyen Ergun bu konuda şu bilgileri verdi: “Celia’nın Çin’in en güçlü sosyal medya platformu WeChat’teki hesabını takip edenlerin sayısı sürekli artıyor. Ünlü DJ’leri ağırladık buna devam da edeceğiz. Bundan dolayı bize birçok kişiden hem ortaklık hem de Celia’yı başka yerlerde açma teklifleri geliyor. Teklifleri değerlendirme aşamasındayız. Yakın gelecekte iki yeni mekan daha açmayı planlıyoruz. Yeni Celia’ları duruma göre, ya kendimiz açacağız ya da franchise vereceğiz.”

    --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cindeki-turkler/message
  • Kerem Köfteoğlu’nun Youtube ve Yön Radyo’da sunduğu “Doğudaki Tanıtım Elçilerimiz: Çin’deki Türkler” programına katılan Elibol Deri Çin Müdürü Feridun Topal, Çin dili ve edebiyatı konusundaki eğitimini tamamladıktan sonra baba mesleği dericilik alanında faaliyet göstermeye başladığını söyledi. Rakiplerinin tüketici karşısına 100 kadar modelle çıktığını belirten Topal, “Biz Çinli tüketicilere 300-350 farklı renk ve model sunuyoruz. Hem çekirdekten yetişme biri olduğumdan hem de Çinlileri tanıdığımdan müşteri memnuniyetini yakalamada hiç zorlanmadım. Tüketici memnuniyeti ve tanıtıma verdiğimiz önemin yanı sıra, dünyadaki trendleri yakından izlememiz, Çin’in arama motoru Baidu’da deri konfeksiyonla ilgili yapılan aramalara bizi ilk sıralara taşıyıp, birçok ödülü kazanmamıza da yol açtı” dedi.

    Çin’de deri sektörüyle ilgili fuarları katılarak Türk deri ürünlerini tanıttıklarını hatırlatan Topal, bunun sağladığı yararları şöyle özetledi: “Pandemi öncesi sadece Çin’deki fuarlara değil, Avrupa hatta Türkiye’de deri sektörüyle ilgili fuarlara katılıp son gelişmeleri yakından izliyorduk. Bu bize faaliyet gösterdiğimiz sektörde dünyada olup bitenleri yakından izleyip ürünlerimizi tüketici taleplerine göre çeşitlendirme imkânı sağlıyor. Ayrıca Çin’deki bazı üniversite ve Ar-Ge merkezleriyle de yeni renk ve modeller konusunda da çalışmalar yaparak kendimizi sürekli yeniliyoruz.”

    --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cindeki-turkler/message
  • “Doğudaki Tanıtım Elçilerimiz: Çin’deki Türkler” programında konuşan Pekin Yunus Emre Türk Kültür Merkezi Müdürü Tayfun Kalkan, hizmete yeni giren merkezde; Yunus Emre’nin “Gelin tanış olalım” çağrısına uygun olarak, iki ülke arasında diyaloğu geliştirecek faaliyetlere imza atacaklarını söyledi.

    Kerem Köfteoğlu’nun Youtube ve Yön Radyo’da sunduğu “Doğudaki Tanıtım Elçilerimiz: Çin’deki Türkler” programına katılan Pekin Yunus Emre Türk Kültür Merkezi (YETKM) Müdürü Tayfun Kalkan, geleneksel ve modern Türk kültürünü tanıtıp, Türk dili eğitimini de içeren çeşitli atölyeler açtıklarını söyledi. YETKM’nin Pekin Poly Theatre’de gerçekleşen açılışının ardından Türk kültürüne olan ilginin arttığını belirten Kalkan, “Aralarında bağlama çalmayı, ebru yapmayı ve Türk yemeklerini hazırlamayı içeren atölyeler açacağımızı duyurduk. Bu atölyeleri ne zaman açacağımızı soranların sayısı sürekli artıyor. Bizi çok şaşırtan bu ilgi aynı zamanda motive de ediyor” dedi.

    Pandeminin devam eden etkilerinden dolayı çok katılımcılı etkinlik planlamadıklarını vurgulayan Kalkan bu konuda şu bilgileri verdi: “Henüz 2022 takvimini tamamlamadık. Bu takvimi Çin’deki kültürel faaliyetlerin listesini inceledikten sonra netleştireceğiz. Gelecek yıl elbetteki boş durmayacağız. Ancak etkinliklerimize 2023 yılında hız vermeyi planlıyoruz. Çin’deki Türk kültürü ve dilini tanıtma çalışmalarımızı, Türkiye’deki ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği halinde yürüteceğiz. Türkçe eğitim setleri hazırladık. İki ülkenin öğrencileri arasında çeşitli kültürel etkileşim projelerini başlatıyoruz. Bu konularda her türlü öneri ve işbirliğine açığız.”

    #yunusemreenstitüsü #pekintürkkültürmerkezi #tayfunkalkan #türkdili

    --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cindeki-turkler/message
  • Kerem Köfteoğlu’nun Youtube ve Yön Radyo’da sunduğu “Doğudaki Tanıtım Elçilerimiz: Çin’deki Türkler” programına katılan Şanghay IVI Ltd. Genel Müdürü Murat Önce, Çin’in dünyadan ithalat yapmak için kanunlarında bazı düzenlemeler yaptığını belirtti. “Buna rağmen Çin’e mal satmak çok kolay değil” diyen Önce şöyle devam etti: “Çin’e mal satmak isteyen girişimcilerimizin en çok dikkat etmesi gereken konu aracılardır. Mal almak isterken de satmak isterken de tüm sürecin aracılar üzerinden yürütülmesi son derece yanlış olur. Onlara tüm süreci muhataplarla yürütülmelerini öneriyorum. En iyi aracıyla çalışıyor bile olsalar, yine de ona değil, müşteriye odaklansınlar. Doğru kişi ve doğru acenteyi de seçmeleri halinde, Çin pazarında başarıyı yakalayabilirler.”

    IVI Trading olarak aralarında ünlü Türk markalarının da olduğu şirketlerin Çin’den aldığı ürünlerin kontrolünü yapıp, malın yüklenmesini onaylama hizmeti verdiklerini belirten Önce, yeni girişimi hakkında şu bilgileri verdi: “Ev tekstili ve üst giyim kalite kontrolü konusunda ciddi bir birikimimiz var. Pandemiyle birlikte Türkiye’den talepler gelmez oldu ve işlerimiz azaldı. Bunun üzerine ne yapabiliriz diye araştırınca çorap işine girmeye karar verdik. Çin’de One Code markasıyla ürettiğimiz çorapları Amazon üzerinden ABD’ye satıyorum. Çorap işini de büyütmek istiyorum.”

    --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cindeki-turkler/message
  • Kerem Köfteoğlu’nun Youtube ve Yön Radyo’da sunduğu “Doğudaki Tanıtım Elçilerimiz: Çin’deki Türkler” programına katılan MEKA-Seher Genel Müdürü Metin Karakuş, Çin Tarım Bakanlığıyla üzerinde çalıştıkları standartlaştırma girişiminin bitmek üzere olduğunu hatırlattıktan sonra “Türk gülünü bu pazarda tanıtmada geç kaldığımızdan piyasayı Bulgar gülü kapladı. Ancak çalışmalarımızın tamamlanmasıyla, Türk gülü ve gülyağımızı Çin pazarında hak ettiği yere gelecektir” diye ekledi.

    Isparta gülünden elde edilen ve dünyanın en kalitelisi olarak kabul edilen gülyağını Çin’de “Seher” markasıyla tanıttıklarını belirten Karakuş bu konuda şu bilgileri verdi: “Bizimle temasa geçen Çin Tarım Bakanlığı yetkilileri, gülyağımızı kendi laboratuvarlarında test edip kalitesini teyit etti. Türk gülünün standardının belirlenmesi için başlayan çalışma bu yıl içine tamamlanacak. Çinlilerin doğal güzellik, makyaj ürünlerine olan talebi günden güne artıyor. Gerek bu durum gerekse de kalitesi teyit edilen ürünümüzün standardının da belirlenmesiyle, Asya pazarında Türk gülü ve gülyağına olan talebin katlayacağına inanıyoruz.”

    --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cindeki-turkler/message
  • Kerem Köfteoğlu’nun Youtube ve Yön Radyo’da sunduğu “Doğudaki Tanıtım Elçilerimiz: Çin’deki Türkler” programına katılan T.C. Hong Kong Başkonsolosu Peyami Kalyoncu, Çin Halk Cumhuriyeti’nin iki Özel İdare Bölgesi Hong Kong ve Makao’nun görev alanı olduğunu hatırlatarak şu bilgileri verdi: “Hong Kong Bir Ülke, İki Sistem ilkesi çerçevesinde yönetiliyor. Çin’in GBA’sı (Greater Bay Area-Büyük Körfez Bölgesi), Guangdong, Makao ve Hong Kong’u kapsıyor. Çinli yetkililerin ifadesine göre GBA, 2030 yılında 4,5 trilyon ABD Doları gayrı safi hasılaya sahip 75 milyonluk bir nüfusa ulaşacak. Bu anlamda, tüm marka ve işletmelerimizin, Asya stratejisi geliştirip, GBA’yı incelemesi gerektiği kanaatindeyim. Güçlü olduğumuz alanlarda, marka bilinirliği, yüksek kalite ve kapsamlı bir pazarlama stratejisiyle Çin’e bakmakta yarar var. “

    Çin’de yüksek kalite, pahalı, marka imajı kuvvetli ürün ve markalara talep olduğuna dikkat çeken Başkonsolos Kalyoncu, şöyle konuştu: “Lüks marka holdingi LVMH günümüzde teknoloji şirketlerini geçip, dünyanın en büyük şirketlerinden biri haline geldiyse; bunda Çin’in satın alma gücünün payı var. Hong Kong’da kesinlikle bankacılık ve finans alanında olmalıyız. Sermaye kontrolü olmayan Hong Kong, gümrük tarifesiz serbest bir limandır. GBA, genel olarak Türk girişimcilerine önemli fırsatlar sunuyor. GBA’da finansal hizmetler, ticaret, karşılıklı istihdam ve sınır ötesi işlemlere birçok yenilik amaçlanıyor. GBA, lojistik çözümler ve daha entegre bir yapıyla e-ticaret alanında da önemli fırsatlar sunuyor.”

    --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cindeki-turkler/message
  • Kerem Köfteoğlu’nun Youtube ve Yön Radyo’da sunduğu “Doğudaki Tanıtım Elçilerimiz: Çin’deki Türkler” programına katılan Şanghay Jiaotong Üniversitesi Öğretim Görevlisi Avukat. Dr. Onur Sabri Durak, Çin’de ikinci kademe şehirlerin hızla geliştiğine dikkat çekiyor. İkinci kademe şehirlerde alım gücü ve internet kullanımının da hızla arttığını vurgulayan Avukat Dr. Durak, “Maliyetlerin düşük olması, güçlü lojistik altyapıları ve sundukları vergisel avantajlardan dolayı, girişimcilerimiz Çin pazarına bu şehirlerden girmeyi hedeflemeli” diye ekliyor.

    Marka tescili konusunda girişimcilerimizde yanlış bir algı olduğunu belirten Avukat Dr. Durak, bu konudaki bilgi ve önerilerini şöyle özetledi: “Markalarını Madrid sisteminde tescil ettirmiş olsalar bile, Çin’de de tescil işlemini mutlaka yaptırsınlar. Bu konuda erken davransınlar. Yoksa markalarını onlardan önce Çin’de tescil ettiren kişiye ciddi paralar verip markalarını geri almak zorunda kalabilirler. Bir markanın geri alınma bedelinin, önceden alınacak danışmanlığa ödenecek miktarın yüz katını aştığına tanık olduk. Türk markalarının Çin’de daha güvenli ve sürdürülebilir olması açısından marka tescilinin bu pazara girmeden önce yapılmasında yarar var. O zaman markalarına yönelik bir itiraz veya sorun varsa bu ihtilafı önceden çözme imkanına kavuşurlar. Bunları yapmaları halinde, markalarını Çin’de tam koruma altına almış olduklarını görecekler. Ayrıca markalarını Çin pazarında oturtma noktasında mutlaka bir strateji geliştirmeleri gerekiyor.”

    --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cindeki-turkler/message
  • Kerem Köfteoğlu’nun Youtube ve Yön Radyo’da sunduğu “Doğudaki Tanıtım Elçilerimiz: Çin’deki Türkler” programına katılan iş insanı Ayşe Huang (Doğangüneş), pandemi döneminde Çin tıbbıyla ilgili birçok etkinliğe katılıp bu alanda ciddi araştırmalar yaptığını söyledi. Çinlilerin sağlık konusuna çok önem verdiğini hatırlatan Huang, “Bu durum, organik ürünler açısından ciddi potansiyeli olan Türkiye’nin önünü büyük fırsatlar çıkarıyor. Pandemide durum normale dönüp, seyahat kısıtlamaları kalkar kalkmaz, Çin’den bir sağlık grubuyla Türkiye’ye özel bir iş turu yapacağım. Türkiye’nin doğal ürünlerini iyi paketleyip Çin pazarına sokabilirsek ciddi gelir sağlayabiliriz” diyor.

    Çin’in geleneksel tıbbını standart hale getirip dünyaya yaydığına dikkat çeken Huang, sözlerini şöyle noktaladı: “Türkiye’nin  bal, macun, şerbet gibi doğal ve kendine özgü tarifleri olan birçok ürünü var. Bu ürünlerin bazıları hammadde olarak da kullanılabilir. Doğal ürünlere olan talebinden hareketle bunları Çin’de vitrine çıkarmamız gerekiyor. Sağlık alanında faaliyet gösteren Çinli bir grupla temas halimdeyim. Bu grup için Türkiye’nin bazı bölge ve ürünlerini içeren kapsamlı özel bir program hazırlıyorum. Bu iş turu sayesinde, iki ülke arasında doğal sağlık ürünleri alanında, işbirliği, ortaklık ve yatırım gibi yeni imkanların ortaya çıkacağına inanıyorum.” 

    --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cindeki-turkler/message
  • Kerem Köfteoğlu’nun Youtube ve Yön Radyo’da sunduğu “Doğudaki Tanıtım Elçilerimiz: Çin’deki Türkler” programına katılan NEXPCB Pazarlama Müdürü Orkun Öztürk, Ningbo’daki Nottingham Üniversitesi’nin İşletme Bölümünden mezun olduktan sonra bazı firmalara marka danışmanlığı hizmeti verdiğini söylüyor. KALDE firmasına verdiği marka danışmanlığından çok şey öğrendiğini belirten Öztürk, “Bu çalışma sayesinde Çinli yetkilerle görüşmenin incelikleri, fabrika gezmek, ürün seçmek ve marka isim tescili gibi konularda çok şey öğrendim” diye ekliyor.

    Günümüzde elektronik alanında faaliyet gösteren NEXPCB’nin Pazarlama Müdürü olarak çalışan, Almanya’daki lise eğitiminden sonra üniversitede okumak için Çin’e giden Öztürk bunun nedenini şöyle özetliyor: “Yaptığım araştırmalar sonunda Avrupa’nın genç girişimcilere uygun koşullar sağlamadığını gördüm. Bu yüzden 2013’te üniversiteyi okuyup girişimcilik projelerimi hayata geçirmek için Çin’in Ningbo kentine gittim. Öğrencilik yıllarında da iki yabancı ortağımla birlikte Continuum Mobility Technogies adlı şirketi kurmuştum. Bu şirket benim için gerçek bir üniversite eğitimi oldu. Çinlilerin iş kültürünü, devletin yabancı girişimcilere sunduğu fırsatlar gibi önemli konuları yaparak, bizzat yaşayarak öğrendim. Şimdi de elektronik üretim yapmak isteyen girişimcilere önayak olan NEXPCB firmasında pazarlama müdürü olarak çalışıyorum.”

    --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cindeki-turkler/message