Episodios
-
Müddessir (gizlenen) suresi olarak isimlendirien 74. sure ile 19 sistemi ilişkisi anlatılmaktadır. -Gürkan Engin
-
Bu videoda Kuran'da ve hakim gelenekte infak kavramının nasıl anlaşıldığı anlatılmıştır. -Gürkan Engin
-
¿Faltan episodios?
-
Geleneksel din anlayışında, İslam'da köleliğin kaldırılmadığı iddia edilmektedir. Bu videoda, bu anlayış ele alınmaktadır. -Gürkan Engin
-
Bazı Müslümanlar, bazı ayetleri kendi gibi anlamayan kişileri küfürle itham edip tekfirci davranışlarda bulunabiliyorlar. Buna karşı, "kafir, Allah'ın ayetlerini bilerek reddeden, gerçeği örten kişi demektir. Kim bilerek reddediyor, kim samimi, bunu bilemeyiz. Bu nedenle kimseyi küfürle itham edemeyiz" diyen kişiler de var. İlk bakışta kulağa hoş gelse de, bu da çok isabetli bir tavır değil. Çünkü Kuran, kafirlere nasıl davranılması gerektiği ile ilgili buyruklar da içeriyor. En basitinden onları veli edinmemiz (dost olmamız, yakınlık kurmamız) yasaklanıyor. Şayet kim kafir kim değil bunu ayırt edemezsek bu buyrukları uygulayamayız. Bu videoda, "kafirleri veli edinmeyin," ayetleri örneği üzerinden, kim kafir kim değil nasıl anlayabiliriz konusu ele alınmıştır.
Not: Videoyu ayın 20'sinde yayınlamayı planlamıştım bu nedenle videonun başında tarihi 20 Mayıs 2020 olarak belirttim. Ancak video editi tahmin ettiğimden hızlı bitti, ben de videoyu düşündüğümden bir gün önce yani, 19 Mayıs 2020'de yükledim. -Gürkan Engin
-
Maalesef Kuran çevirilerinde sözcük seçimleri hiç de özenli değil. Hem var olan isim-fiillere verilen karşılıklar tutarsız, hem de bu isim-fiillerin kalıpları çevirilere yansıtılmıyor. Bu videoda Bakara 2/232'de geçen ETHAR (en temiz) ve EZKA (en arı) isimlerinin hiçbir Türkçe çeviride doğru çevrilmediğini göreceğiz. -Gürkan Engin
-
Bazı Kuran eleştirilerine getirilen "aslında o ayet yanlış anlaşılmış, o ayetin doğru yorumu/çevirisi şu" yanıtına verilen standart bir itiraz var: "Bu Kuran nasıl bir metin ki herkes farklı anlıyor? Bu kadar farklı anlaşılan bir metin olabilir mi?" Bu video, güncel bir TÜRKÇE hukuk metni olan İstanbul Sözleşmesi'nin bazı insanlar tarafından nasıl farklı daha doğrusu TERSİNDEN anlaşıldığı örneği üzerinden, aslında Kuran'ın da bir zamanlar böyle tersinden anlaşıldığını çarpıcı örneklerle göstermektedir. Bakara Suresi 232. ayette "...evlenmek isteyen kadınlara mani olmayın..." ayetini, "ayet mani olmayın dediğine göre mani olmaya kadiriz, o halde kadınların kiminle evleneceğine biz karar veririz" diye anlayan bir zihniyetten bahsediyoruz sonuçta. Ancak maalesef tarihin bir döneminde tersinden anlamak işlerine geldiği için Kuran ayetlerine getirilen tuhaf yorumlar, zaman içerisinden standart olmuş. Sonradan gelip bu terslikleri gören ve "yahu ayette yazan bu değil, görmüyor musunuz?" diyenler de sanki ayetleri tahrif ediyormuş gibi itham edilebiliyorlar. Bu videoda çarpıcı örnekler üzerinden Kuran'ın Hakim gelenek tarafından nasıl tersinden anlaşıldığı gösterilmiştir, tıpkı günümüzde bazı insanların İstanbul Sözleşmesi'ni tersinden anladıkları gibi. -Gürkan Engin
-
Furkan 25/53 Ve O, iki denizi salmıştır, şu tatlı ve susuzluğu gidericidir; şu tuzlu ve acıdır ve ikisinin arasına bir engel ve... Rahman 55/19, 20 İki denizi salmıştır, birbirlerine kavuşuyorlar İkisinin arasında engel vardır; birbirinin sınırını aşmazlar Günümüzde bazı Müslümanlar, "tatlı su ve tuzlu su birbirlerine karışmaz, bu olay bundan 1.400 yıl önce bilinmiyordu, bunun 1.400 yıl önce bildirilmesi bir Kuran mucizesidir," diyorlar. Ancak buna karşı, "hayır, görünürde/ilk başta birleşmiyor gibi görünse de, aslında iki su karışır, bu iddia yanlış," diyenler var. Hakkında bilgim olMAyan bu konuyu, bu tartışma üzerine incelemeye başladım ve ilk fark ettiğim şu oldu. Her iki surede benzer kelime seçimlerinden dolayı aynı olay anlatılıyor gibi algılanmış ama, iki surenin bağlamları ve anlattıkları şeyler çok farklı. Bu nedenle, önce iki surede anlatılan olayların farklılığından yola çıkarak, Rahman suresinde anlatılan olayı, daha sonra da Furkan suresinde anlatılan olayı ele aldım. Dikkat! Bu videonun asıl ekseni, bahsedilen mucize iddiası değildir. Aslında bu video, bir örnek üzerinde, ayetleri bağlamında okumanın önemini göstermektedir. Yine de bu iddiaya videonun sonunda değiniyorum. Seyretmek istemeyenlere mucize iddiası için spoiler: Bence ortada bir mucize/olağanüstü bilgi verme durumu yok. Ayet basit bir gerçeği söylüyor: "Tatlı ve ve tuzlu su, bir berzah olan kara parçası(hicran mahcuran)* ile ayrılmıştır, birbirlerine kavuşmazlar. _____ (*) Ayette iki deniz arasındaki engeli tanımlayan Hicran Mahcuran sözcüklerinin ikisi de aynı köke sahip. Hacer/taş kelimesi ile aynı köke! Nitekim bu mucize iddiası ortaya atılmadan önce, Anadili Arapça olanlar içinde bu engeli/berzahı kara parçası olarak anlayanlar var. -Gürkan Engin
-
Dilimizde kafir, "bizim gibi iman etmeyen" kişiler için kullandığımız bir sözcük. Ateistler, deistler, diğer din mensupları hatta bazı durumlarda aynı dinin içinde farklı anlayışta kişiler kafir olarak tanımlanabiliyor. Bu videoda, Kuran'daki kullanımlara bakarak kafir kavramı hakkında anlayışımız ele alınmıştır. -Gürkan Engin
-
İslam'ın barış dini olmadığını, yayılmak için savaşı bir metod olarak kullandığını iddia edenlerin yaptığı büyük hata, ayetleri bağlamından kopuk değerlendirmeleridir. Sevan Nişanyan da bu hataya düşmüşe benziyor. Bu videoda, Nişanyan'ın Kuran'a getirdiği eleştiriler incelenerek, ayetler bağlamında değerlendirilerek yanıt verilmeye çalışılmıştır. -Gürkan Engin
-
Numan b. Sabit Ebu Hanife, hakim geleneğin tanımlamasına göre "4 hak mezhep"ten birinin kurucusu. Üstelik, İmam-ı Azam / İmamların en büyüğü lakabını almış biri. Bugünden bakınca Ebu Hanife hep saygı gören biriydi gibi algılanıyor ama hiç de öyle değil. Zamanında pek çok din bilgini Ebu Hanife hakkında kötü sözler söylemiş. Bu videoda, Buhari'nin Ebu Hanife aleyhtarlığını ve bunun bazı çevreler tarafından nasıl örtülmeye çalışıldığını göstermeye çalıştık. -Gürkan Engin
-
Tarihselci bakış açısına göre, Kuran'ı anlamanın en sağlıklı yolu; Kuran'ın ilk muhataplarının hitapları nasıl algıladığını öğrenmemizdir. İlk başta bu yol makul bir yöntem gibi gözükse de, en ciddi problem, "ilk dönem muhataplarının" nasıl anladığını; ilk dönem muhataplarından yüzlerce yıl sonra yazılmış eserlerden öğrenmeye çalışmaktır. Kuran'ın ilk muhataplarının nasıl anladığını aktardığı iddia edilen eserlere baktığımızda bunların çelişkili, saçma, Kuran'a muhalif pek çok bilgi içerdiğini görebiliriz. Bu videoda, Mustafa Öztürk'ün çeşitli konuşma ve yazılarından alıntılar yapılarak, ilk dönem muhataplarının Kuran'ı nasıl anladığı iddia edilen eserlerin güvenilmezliği gösterilmiştir. Mesela, Mukatıl bin Süleyman ve Taberi tefsirlerinden gösterilen bazı örnekler ve Mustafa Öztürk'ün yer yer bu eserleri muteber kabul edip, bazı durumlarda da bu eserlerdeki bilgileri "masalsı rivayetler" olarak tanımlaması; bu metodun tutarsızlığını gösteren en bariz delillerdendir. -Gürkan Engin