Episodit
-
İnanmayacaksınız fakat gerçekten tekrar sizlerleyim. Üstelik bu kez neredeyse 1,5 saatlik bir bölümle! Sevgili Tolga Ercel’le uzun uzun yapımcılık mesleğinden, müşteri ilişkilerinden, biraz kadın erkek ilişkilerinden ve o ulaşılması güç özgüven duygusundan bahsettik. Kendi deyimiyle “kanka ile psikolog arasındaki boşluğu” doldurmayı hedeflemiş ve bu konunun gerçek anlamda kitabını yazmış birini yakalamışken “Peki Tolga, nasıl kazanacağız bu özgüveni?” diye sormadan bırakmadım. Cevabı ise bize yeni yıl hediyesi niteliğinde oldu.
-
6 aylık bir aradan sonra sizlerle tekrar buluşmanın keyfi, sevgili Koray’la yaptığımız sohbetin her anına yansıdı. Çalışmayı seven iki mükemmeliyetçi olarak birçok insanın dehşetle dinleyeceği anılarımızı paylaştık. Ama bence benimkiler, Koray’ın Barselona’ya model araba koleksiyonu ve kıyafetleriyle dolu 80 kilo bagajla gelmiş olmasının (ve bu konudaki inanılmaz bilgisinin) yanında sönük kalır. Ehliyeti bile olmayan biri olarak arabalar hakkında anlattıklarını öyle bir merakla dinledim ki, öğlen aramızın çoktan bittiğini zor farkettim.
-
Puuttuva jakso?
-
Dubai denince herkesin aklına gökdelenler, ultra lüks oteller ve sıcaklar gelirken, benim aklıma İdil gelir. Ama acaba İdil için Dubai’de yaşamak nasıl bir şey? Birleşik Arap Emirlikleri ne kadar birleşik ve şeriat kimleri etkiliyor? Ekonomiden mezun olup pasta tutkusunun peşinden gitmiş, sonra da eşinin peşinden Dubai’ye gitmiş bu sevgili arkadaşımla sohbet etmeye, soru sormaya doyamadım. Tam 1 saatlik bu bölümü, haftanın en güzel gününde huzurlarınıza sunuyorum sevgili dinleyenler.
-
Hukuk okumuş, hatta Türkiye Futbol Federasyonu’nda avukat olarak çalışmış olmasına rağmen o kendisini yüzücü olarak tanımlıyor. Uzun yıllar içinde ukde kalmış Amerika’da yaşama fikrini 2018’in başında gerçekleştirip Miami’ye yerleşen Dilara Demirel’i kısa İstanbul seyahatinde yakaladım ve hem Miami’yi, hem de en büyük tutkusunu anlattırdım. Aynı zamanda da şu sıralar oynanan Dünya Kupası’nda Hırvat taraftarların maçlara neden kafalarında su topu bonesiyle geldiklerini de öğrenmiş oldum!
-
Kendi deyimiyle “üniversite -2”den beri reklam yönetmeni olmak istemiş Aykut Tanrıkulu. Belki yaşıtlarımın hepsi Show TV ile, Gülse Birsel’in sunduğu “gag” ile, dolayısıyla reklamlar ile büyüdü. Ama Aykut, bu işin sahne arkasını da merak etmiş. Ve bugün bize reklamların (ve reklamcılığın) büyülü olduğu kadar zorlu dünyasını anlatıyor. Ne de olsa yönetmenlik dediğin bir nevi tanrıyı oynamak!
-
Son dönemlerin en popüler bölümlerinden biri olan gastronomiyi, bir gastronomi öğrencisi olan Serra Eldem’le konuştuk. Sadece mutfak ve aşçılık değil, şarap tadımından çay yapraklarına, restoran muhasebesinden menü tasarımına kadar her konuya değinen bu 4 yıllık branş neden herkese uygun değil onu anlattı. Hazır böyle genç birini yakalamışken kendisine Z kuşağını ve snapchat furyasını da sordum. Bakalım verdiği cevaba siz de benim kadar şaşıracak mısınız.
-
Aslında dünyanın en eski sporlarından biri, ilk çağlarda atalarımızın avlandığı zamanlarda bile vardı. Ama nedense ismi yeni konulmuş, ülkemizde de henüz pek bilinmiyor. Parkur denince Türkiye’de akla gelen ilk isim Ömer Günyaz bugünkü konuğum. Bana kendi akademisinde gerçekleştirdiğimiz sohbette bu spora nasıl başladığını ve neden onun için bir tutku haline geldiğini, Çukur dizisinde yer alışını, işin video prodüksiyon boyutunu ve parkurun federasyonlaşma sürecini anlatıyor. Ah, bir de nasıl gelinlik giydiğini!
-
Bugün 14 Şubat. Biz de bugün bir değişiklik yaptık ve kariyerleri değil, ilişkileri konuştuk. Mikael ve Mutlu ile; kadınlar ve erkekler, sevgili olma ve evlilikler hakkındaki tüm gerçekleri bir bir günyüzüne çıkardık, engin (!) tecrübelerimizi paylaştık. Sevgililer gününüz kutlu olsun!
-
Bu hafta, ta New York’tan bir sanatçıyı konuk etmenin heyecanını yaşıyorum. Rehan Miskçi’yle iç mimarlıktan fotoğraf sanatçılığına geçişini, Amerika’dan aldığı üstün yetenek vizesini, müzisyen bir arkadaşımızın klibini nasıl yönettiğini ve en çok da stüdyo fotoğrafçılığının onu neden heyecanlandırdığını konuşuyoruz. New York herkese göre bir şehir değil dese de benim pek inanasım gelmiyor ama bir de siz dinleyin bakalım.
-
Son zamanların en popüler ve bir o kadar da havalı mesleği “product manager” yani ürün müdürlüğü ile, son zamanların en çok konuşulan şehri Berlin’i birleştirince ortaya Serkan Baydın çıkıyor. Kendisi bize bu hafta ürün yönetiminin neden bu kadar önemli olduğunu ve crossfit’in neden bu kadar sevildiğini anlatıyor. Almanya’da kızlar mı teklif ediyor onu soramadım ama saat 6’yı geçti mi ofisten eve yollanmanız ve fazla mesai diye bir şey olmaması da bir o kadar fantastik.
-
Hem çocuk hem kariyer yapan süper annelere saygımız sonsuz. Ama İdil Ertem ve Ceren Bayraktaroğlu öyle iki kadın ki, bunların üstüne bir de hobilerini işe dönüştürmüşler. Ahşap tasarımcısı / insan kaynakları yöneticisi ve senarist / proje yöneticisi / tekstilci bu iki anneyle kariyer denilen yolculuğun ilginç aşamalarını konuştuk.
-
Bundan yaklaşık 10 sene önce, üniversitede 3 boyutlu modelleme dersini geçebilmemin tek nedeni olan kişi, sevgili dostum Murat Can Oğuz bu haftaki konuğum. Kahkahalarıma hakim olmaya çalışarak kendisine modelleme, interaktif tasarım ve bunları meslek olarak yapmak üzerine bolca soru soruyorum ki bu konuya ilgi duyanlar hemen koşarak uzaklaşabilsinler. Şaka şaka. Tam tersi, yaklaşın, tasarımın en ilginç kullanım alanlarından bahsedeceğiz.
-
Bu haftaki konuğum Çağdaş Önen’le reklam ajanslarından, girişimlerden ve kendisinin bu girişimcilik dünyasına nasıl dahil olduğundan bahsediyoruz. Ben sordukça soruyorum, o da sabırla İsrail’deki girişimci dostu ve mücadeleci kültürü, Türk girişimcilerin yaptığı hataları, aldığı en iyi tavsiyeyi ve birkaç ay önce taşındığı Kanada’yı anlatıyor. 1 saate yaklaşan bu bölümde sohbet gerçekten de tadından yenmiyor.
-
Hayatlar Hikayeler’in ikinci konuğu İdil Kavukçu Roldan Rodriguez, aramızdaki 2 saat farka ve onca mesafeye rağmen müthiş enerjisiyle bizde harekete geçme, sağlıklı beslenme ve hayatı sevme isteği uyandırıyor! Tası tarağı toplayın, Berlin’e gidiyoruz.
-
Eski podcast'im Ünsüz Hayatlar'ın 2. sezonu olarak gördüğüm Hayatlar Hikayeler'in ilk bölümünde, yine çok sevgili Selimcan Sakar'ı konuk ediyorum. Bundan 2,5 yıl önce küçük stüdyoma uğrayıp bana Avusturya hikayesini anlatmıştı. Şimdiyse ta İsviçreler'den Skype ile bağlanıp Zürih'i anlatıyor. Baktık daha zamanımız var; Accenture'da danışman olmayı, blockchain'i ve Avrupa'da sevgililik müessesesini de detaylı açıklıyor.