エピソード
-
Selam, bu bölüm Türk Kültürüne dair bir iyi bir de kötü bir özellikten bahsettim. Kötü olan hem kişisel hem de makro ölçüdeki hayatlarımıza zarar verdiği için umarım çok yakında düzelir. İyi haber de umarım gelişerek ve zaman içinde zarar görmeden gelecek nesillere kadar uzanmayı başarır. İyi dinlemeler
-
Bu bölüm baya bi gelemedi. Çünkü son zamanlarda hayat durmuş gibi benim kıyılarımda. Ama yine de öğrenmeye devam ediyorum. Ve açtığım çemberi kapatıyorum. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere..
-
エピソードを見逃しましたか?
-
Son zamanlarda hayattan çok şey öğrendim. Ve bu yeni anlayışlar uzun zaman sonra beni mikrofonun başına geçirdi. Ve uzun zaman sonra solo bir bölüm kaydetmiş oldum. Bu bölümün adı: ‘Haklı olmanın dayanılmaz katılığı’ da olabilirmiş. Eğer haklı olduğunu düşündüğün ilişkilerde tıkanmış hissediyorsan bu bölüm tam olarak senin için.. ve son zamanlarda hayattan öğrendiklerim burda bitmedi. Devamı gelicek. Galiba bir süre Satori’de solo bölümler dinleyeceksiniz.
Harika bir yaz diliyorum! -
Fevzi Toksoy ve Yasemin Nur Erkalır boşanmış ama dostlukları baki kalarak boşanmış bir anne baba..
İkiz çocukları var.
İkisi de kız olarak doğmuş ama içlerinden biri hayat deneyiminde erkek bedeninde olmayı tercih etmiş.
Dünyaya Nil ismiyle gelen ve şu anda cinsiyet dönüşüm sürecinden geçen ve artık herkesin ona Can ismiyle hitap ettiği bu kıymetli genç insanın hikayesini değil, ona bu süreçte eşlik eden anne babasının hikayesini anlatmak istedim size.
Yani anlatmak derken, ben değil onlar anlattı.
Dinledikçe içim açıldı.
Bu anne baba, önce insan, sonra bir ebeveyn olarak duruşlarıyla, hiç bir konuya nihai bir nokta koymayıp muazzam bi açıklıkla, sürekli sorgulayışlarıyla bana ilham oldular. Umarım size de olurlar.
-
O bir masal anlatıcısı. Judith'le yaratıcılığı özgür kılmak hakkında konuştuk. Yaratıcılık sadece sanatçılara bahşedilmiş bir özellik değil. Onunla bağlantı kurmak ve yaşatmak hakkında nefis bir sohbet oldu. Bence hepimiz farklı dalgalarda yayın yapan radyolar gibiyiz. Judith'in yaptığı yayına bayılıyorum. O bu dünyayı güzelleştirenlerden, nefesiyle şefkat üfleyenlerden.. dinleyin anlayacaksınız ne demek istediğimi..
-
Müge Canan’la sohbetimize hoş geldiniz.
Müge tasavvuf ve nörobilim konularını birleştirdiği yolda yürüyen bir eğitimci. Onunla hürriyet kavramı üzerine cevaplardan çok sorularla ilerleyeceğimiz bir sohbet gerçekleştirdik. İyi dinlemeler.
-
Merhaba, bu bölümde şefkat kavramını ele aldık. Türkiye’nin ilk ve tek şefkat okulu School of Compassion’ın kurucusu, Stanford Üniversitesi’ne bağlı Compassion Institute ve Mindful Self Compassion organizasyonlarının uluslararası eğitmeni Sema Demirkan konuğum. Hiç beklenmedik ve ezber bozan tanımlamaları ile çok güzel bir sohbetin mimarı olduğu için kendisine teşekkür ediyorum.
-
Bu hafta Türkiye'de Onur Haftası. Ben de uzun zamandır yapmak istediğim bu bölümü nihayet en doğru zamanda gerçekleştirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum.Hem de bu yola emeğini zekasını ve esaslı bir birikim sunan çok özel biriyle .. Okan Şengün.. Okan Amerika'da yaşayan evli gey ve çok başarılı bir avukat. Bu bölüm lgbti+ dünyasına dair ben dahil çoğumuz için eğitimsel bir yanı da olan çok özel bir sohbete bekleniyorsunuz.Okan hakkında biraz daha bilgi vereyim sizlere. Bence o gerçek bir kahraman.Varlığına şükürler olsun.
Okan Şengün, ABD göçmenlik avukatı, aktivist ve insan hakları savunucusudur. ABD’de bulunan ilk açık eşcinsel Türk/Amerikan politikacıdır. San Francisco İnsan Hakları Komisyonu LGBTI+ Danışma Komitesinin resmi üyesidir. Ayni zamanda, California’da bulunan LGBT İltica Projesi (The LGBT Asylum Project) kurucu başkanıdır.
Yüksek öğrenimini, Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesinde tamamlamıştır. University of California, Hastings College of the Law’ da ‘Alternatif Anlaşmazlık Çözümleri’ alanında yüksek lisans eğitimi almıştır.
2016’da alanında büyük bir onur ve takdir olan, AIDS Hukuki Yönlendirme Paneli'nden (ALRP) ‘Yılın Avukatı’ ödülünü almıştır.
Kurucusu olduğu LGBT İltica Projesi (The LGBT Asylum Project), 2020'de San Francisco LGBT Onur Haftasinin 50. Yıldönümü'nde, halk oylamasıyla rekor bir oyla " Topluluk Örgütü Büyük Mareşali " olarak seçilmiştir.
LGBTQ Nation Medya Grubu, 8 Ekim 2020 tarihinde Okan Şengün’ü ‘Hero’ (Kurtarıcı) olarak ünvanlandırmıştır.
Okan Şengün, 14 Ocak 2014 tarihinde ABD’de, eşi Cip Cipriano ile evlenmiştir.
-
Merhaba, bu bölümde konuğum 18 yıllık dostum, kız kardeşim Demet Evgar. Onun hakkında sizleri bilgilendirmeme gerek olduğunu sanmıyorum.
Demet’in ışığını, başarılarını, yeteneklerini, üretimlerini, sağlam karakterini ve hayattaki duruşunu ve elbette sanatını çok sevdiğinizi biliyorum.
Kızı Mavi, varlığını annesine şimdiden hissetmeye başlayan güzel ruh, 2 ay sonra bu dünyada bedenlenecek…
Biz bu sohbeti yaparken Demet’in karnındaydı (bu epizod 30 Mayıs 2022’de kaydedildi). Yakında Mavi’nin olacak odada kaydettiğimiz bu sohbeti, zihinlerde anneliğe, anne baba olmaya dair yeni yollar açması, yeni düşünce biçimleri yaratması dileklerimle kalplerinize sunarım… Bu arada bu sohbeti Mavi doğduktan sonra tekrarlayacağız. Bu Demet’in fikri. Her şeyin Mavi geldikten sonra tamamıyla değişeceğinin farkında. Bu tatlı sohbet umarım sizde de aynı hissi bırakır.
-
Merhaba. Bu bölümde Bilkent Hukuk Fakültesi mezunu avukat Beste Demir Keki ile sohbet ediyoruz. Konumuz: Kadın hareketlerinin dönüştürücü etkisi
-
Selam. Bu bölümün konuğu uzman klinik psikolog ve nörobilim uzmanı, Braintab Danışmanlık Merkezi kurucusu Güliz Öncel. Konumuz: Narsisizm.
-
Bu bölüm oldukça ilginç ve hakkında özellikle Türkçe yayınlarda bu bölümde yapacağımız gibi detaylı ve derin sohbetlerin pek yapılmadığı, hatta hiç yapılmadığı bir konuyu harika bir konukla irdeleyeceğiz. Konumuz saykiaktif maddeler.
Buket, İstanbul teknik üniversitesi endüstriyel tasarım mühendisliğini matematik yan dalıyla bitirmiş.
Şimdilerde Norveçli bir teknoloji şirketinde Amazon Avrupa genel müdürü olarak görev yapıyor.
Kendisi bu görev sebebiyle şu an Norveç’İn başkenti Oslo da yaşıyor.
Buket benim için çok değerli bir kızkardeş. Kendini, varoluşu, hayatı her boyutta dolu dolu yaşayarak anlamaya, kendi özünün rengini hayata katmaya, yaşamı anlamlandırmaya niyet etmiş çok özel bir ruh.
Saykiaktif maddeler üzerine belki de ülkemizde şu ana kadar yapılan tek kapsamlı söyleyişi gerçekleştirdik. Buket, öylesine güzel bir biçimde konuyu önümüze seriyor ki; benim kadar zevk alacağınızdan eminim.
Buyrunuz!
-
Merhaba..bu haftanın konuğu can dostum Kerim Urallı.
Orta okul ve liseyi Üsküdar Amerikan’da okuduktan sonra Bucknell üniversitesi felsefe ve işletme bölümünden mezun oldu.
Kerim, finans alanında Londra, New York ve Türkiye’de tanınmış şirketlerde önemli görevleri sürdürürken büyük bir U dönüşü yaparak keskin bir karar vermiş.
‘Bundan sonra var olan sisteme değil, manevi sisteme yani sevginin rehberliğine kendimi adayacağım’ demiş ve uzun yıllar devam edecek olan sivil toplum örgütleri ve organizasyonlarında hizmet etme süreci başlamış.
Koruncuk vakfı kaynak geliştirme, Sen de Gel derneği az gelişmiş ülkelere yardım bölümünde uzun yıllar hizmet etti ve sayısız iyilik operasyonu ve organizasyonunda aktif görevler aldı.
Ben onunla bu döneminde tanıştım.
Tanışalı 7 sene oluyor ve arkadaşlığımız dostluğa, dostluğumuz çok sağlam bir karşılıksız sevgi formuna dönüştü. Bizi karşılaştıran hayata büyük bir şükran duygusu hissediyorum.
Kerim çok değerli bir maneviyat yolcusu. Hem de en gerçeklerinden…
Ruhsallık ve inançlar hakkında derin araştırmalar yapmış ve geniş bilgi birikimine sahip. Ondan insan olmaya dair iç görüsünü, sevgi dolu bir yaşam hakkındaki vizyonunu paylaşmasını istedim. Tüm kalbiyle harika aktarımlar yaptı. Afiyetle dinleyiniz.
-
Merhaba bu bölüm sınır ihlali hakkında. Bu oldukça geniş bir konu. Ben bu bölümde özellikle içinde yaşadığımız kültürde çok sık yapılan ve büyük zararlara sebebiyet vermediği için kimsenin konuşmadığı ama hepimizi ince ince yaralayan bir sınır ihlali formunu ele almaya çalıştım. O da şu: sorulmadan tavsiye vermek.
Bu sana tanıdık geliyor mu? Hem başkalarına bol bol yapıyoruz hem de başta aile ve yakın duygusal ilişkilerde buna maruz kalıyoruz.
Sınır çizmeyi, kendi sınırlarımızı belirlemeyi öğrenmeye başlamanın temel noktalarından biri hakkında konuştum. Umarım hoşuna gider.
Avustralya’nın yağmur ormanlarında yaşayan bir şifacı kadından duyup hiç unutmadığım bir cümleyi paylaşmak isterim:
‘başkalarının bize olan davranışları konusunda onları eğitecek olan biziz’
Bence saygının olmadığı bir ilişki biçimi yeşeremez, gelişemez, sağlamlaşamaz. Sevgi ve saygı tüm ilişkilerin özellikle yakın ilişki biçimlerinin ayrılmaz ikilisi.
Mış gibi değil, yalan bir nezaket değil, ama ben senin iyiliğin için.. cümlelerinin arkasına saklanmakla hiç değil.. Sevgiyi ve saygıyı hakiki bir şekilde yaşamak, önce kendi sınırlarımızı netlikle belirlemekten geçiyor. Bunun için öncekendi sınırlarımıza karar vermeliyiz. İstediğimiz an istediğimiz şekilde genişleyip daraltabileceğimiz bireysel alanımıza sahip çıkmak kendimize olan en büyük görevimiz. Aynı fikirde misin? O zaman hemen dinlemeye başla.
-
Merhaba, ilk bölüme hoş geldin.. Bu bölüm mükemmeliyetçilere adandı. Ben de onlardan biriyim, daha doğrusu öyleydim. Bir noktada hayatım boyunca mükemmel olmaya çalışarak kendime şiddet uyguladığımın farkına vardım ve oyun değişti.
Ben tam olarak değişmedim ama artık yola çıktım. Mükemmel olmaya çalışmaktan ‘yeterince iyi’ ülkesine doğru bir yolculuk bu.
Yaşadığımız zamanın ruhu bizi imkansız olan bir gerçekliğe çekiştiriyor.
Bütün dünya muhteşem hayatlar ve pürüzsüz tenlerini dünyaya gösterirken, nasıl bir çamura bulaştıklarının farkında değiller.
Bakın yanlışanlamayın ben de o çukurdayım. Gözlerimin altındaki halkaları değil onları bir dokunuşla yok eden filtreleri tercih ediyorum.
en harika en şöyle en böyle yani en mükemmel hallerimi paylaşmak istiyorum.
Ama ne yazık ki, bu mesele bizi güzelleştiren filtrelerden ve hava attığımız tatil fotoğraflarımızdan çok daha derin ve karmaşık.
Mükemmelliyetçiler buraya lütfen…
Sizinle kendi sürecimde farkına vardığım önemli bir bilgiyi paylaşmak istiyorum. Dikkatinizi çekmek istediğim şey: mükemmel olsun’un arkasında saklanan o sinsi duygu: utanç!
Mükemmelliyetçilikle savaşmayı bırakıp üstüne spot yakmamız gereken alan bu; utanç duygusu. Tamamiyle gerçek dışı bir arzu olan kusursuzluk arayışının temelinde utanç duymaktan korkmak yatıyor. Onunla nasıl çalışılacağını, nasıl bir bakış açısıyla ‘yeterince iyi’ ülkesine yolculuk yapılacağını bölüm içinde canlı canlı gösterdim.
Hazır olanlara ilham olması dileklerimle..
-
Satori, Zen budizminde anlık derin farkındalık demek.
İçinde bulunduğumuz realiteden böyle bir anlık bir çıkış kapısı gibi düşünebilirsin.
Ortada bi kapı falan yok tabii… Bir metafor olarak kullanılan Bu kapıdan çıkıp satori yaşayan insanlar ,sadece bedenden yada zihinden ibaret olmadıklarını, zannettiklerinden çok daha geniş ve büyük bir varlık olduklarını kavrama deneyimi yaşıyorlar.
Satori kelimesinin anlamını ve özellikle harflerin yan yana gelişinin oluşturduğu müziği seviyorum.
Senin için hazırlanmış bu Podcast’e de satori adını vermeye karar vermemin sebebi, hem kelimenin sesinin güzelliğinde hem de anlamında gizli.
Podcast dediğin epizodlardan. Bölümlerden oluşur. Dilerim ki; her bir epizod bende onu hazırlarken, sende de onu dinlerken, farklı seviyelerde bir çıkış kapısı, bir satori oluştursun. Her zamankinden biraz daha farklı biraz daha geniş biraz daha farkındalık sahibi olmamızı sağlasın. Ve dinleye dinleye belki de,yaşadığın o anlık içgörüler, zaman içinde hep seninle kalan, artık sana ait olan sağlam bir anlayışa dönüşsün.
Eğer açık bir zihinle dinlersen ve buna izin verirsen neden olmasın?