エピソード
-
Ömer Hoca bu bölümde, modern deneyim ekonomisinin ardındaki büyük soruyu soruyor: Yüksek fiyatlı deneyimler gerçekten mutluluk getiriyor mu, yoksa beraberinde pişmanlık mı taşıyor? Mark Dent'in yazısından ilham alarak, "deneyim kaygısı" (experiangst) olgusunu ve neden her harcamanın ardında bir sorgulama yattığını inceliyor.
"Deneyim kaygısı, deneyim öncesinde, sırasında veya sonrasında hissedilebilen bir memnuniyetsizliktir.""Eğlence enflasyonu"... Eğlenmek için daha çok para ödüyoruz ama acaba gerçekten daha çok mu eğleniyoruz?""İnsanlar bir deneyimi başkasınınkiyle, bir çantayı karşılaştırdıkları kadar kolay karşılaştıramazlar."Ömer Hoca, Eskişehir'in Uludere Köyü'ndeki yağmur duası deneyiminden aldığı ilhamla, deneyimlemenin gerçek değerini sorguluyor ve dinleyicileri, sadece tüketen değil, aynı zamanda bilinçli deneyimler biriktiren bireyler olmaya davet ediyor.
Geri bildirimlerinizi ve önerilerinizi [email protected] adresine iletebilirsiniz.
Künye:
Türkçe İsmi: Deneyim Ekonomisi Patlıyor. Peki Pişmanlık?İngilizce İsmi: The experience economy is booming. So is regretYazar: Mark DentLink: https://thehustle.co/originals/the-experience-economy-is-booming-so-is-regretMetin: Ömer Karapınar
Kurgu: Ayşe Nur Yetiş
-
Ömer Hoca bu bölümde, Ankara Ekspresi'ndeki yolculuğunda, hepimizin cüzdanını yakından ilgilendiren bir konuya odaklanıyor: Akıllı para yönetimi! Kendi "düz" alışveriş alışkanlıklarından esprili bir şekilde bahsederken, Joseph Mavericks'in "İki Kez Alamıyorsan Alma" başlıklı yazısından yola çıkarak, gereksiz harcamalardan kaçınmanın ve finansal sağlığımızı korumanın basit ama etkili yollarını keşfedeceğiz. Tıpkı geçen bölümlerde zamanımızı akıllıca yönetmenin yollarını aradığımız gibi, bu bölümde de paramızı nasıl daha bilinçli kullanacağımızı öğreneceğiz.
"Büyük 'faydalı' alımlar (ev veya araba gibi) söz konusu olmadıkça, her zaman bu kuralı uygulayın: iki kez alamıyorsanız, muhtemelen ilk başta da gücünüz yetmiyor demektir.""Kendinize bir şeyler ısmarlarken, 'Kendime mi ısmarlıyorum yoksa kendimi mi kandırıyorum?' diye sorun.""Çoğu zaman daha uygun fiyatlı seçenekler de aynı işi görecektir."Ömer Hoca, hem bireysel finans yönetimimize hem de işletmelerin nakit akışına ışık tutarak, gereksiz harcamalardan kaçınmanın ve uzun vadeli finansal sağlığımızı korumanın yollarını anlatıyor.
Geri bildirimlerinizi ve önerilerinizi [email protected] adresine iletebilirsiniz.
Künye:
Türkçe İsmi: İki Kez Alamıyorsan Almaİngilizce İsmi: If You Can’t Buy It Twice, Don’t Buy ItYazar: Joseph MavericksLink: https://ehandbook.com/if-you-cant-buy-it-twice-don-t-buy-it-7925c97ca5a3
Metin: Ömer KarapınarKurgu: Ayşe Nur Yetiş
-
エピソードを見逃しましたか?
-
Ömer Hoca bu bölümde, modern dünyanın verimlilik dayatmasına karşı beklenmedik bir savunma yapıyor: Hiçbir şey yapmanın, yani o "boş" anların aslında ne kadar değerli olduğunu keşfediyoruz! Cassie Shortsleeve'in rehberliğinde, sürekli aktif olma zorunluluğundan sıyrılıp, zihnimizi ve bedenimizi dinlendirmenin yollarını arıyoruz.
"Üretkenliğe ve çıktıya değer veren bir toplumda yaşıyoruz. Çoğu zaman insanlar, kendi değer duygularını üretken olmakla ilişkilendiriyor.""Kaygı, keder, stres ve iş tükenmişliği, rahatlamaya çalıştığımızda su yüzüne çıkabilir.""Bir 'olma' alanından geldiğimizde, genellikle bir 'yapma' alanından geldiğimizden daha iyi insanlar olabiliriz."Ömer Hoca, "hiçbir şey yapmama"nın suçluluğundan kurtulmanın, zor duygulara yer açmanın ve "kendime zaman" kavramını yeniden çerçevelemenin önemini uzman görüşleriyle birlikte ele alıyor.
Geri bildirimlerinizi ve önerilerinizi [email protected] adresine iletebilirsiniz.
Künye:
Türkçe İsmi: Hiçbir Şey Yapmakta Gerçekten Kötü Olan İnsanlar İçin Bir Rehberİngilizce İsmi: A Guide to Doing Nothing for People Who Are Really Bad At ItYazar: Cassie ShortsleeveLink: https://www.self.com/story/guide-to-doing-nothingMetin: Ömer Karapınar
Kurgu: Ayşe Nur Yetiş
-
Ömer Hoca bu bölümde, aşk acısının bilimsel ve duygusal derinliklerine iniyor. Kathleen Murphy'nin "Biri Kalbinizi Kırdığında Beyninizde Neler Olur?" başlıklı yazısından yola çıkarak, terk edilmenin beynimizde yarattığı kimyasal ve nörolojik etkileri inceliyor.
"Kalp kırıklığı, sadece ruhumuzda değil, beynimizde de fırtınalar koparıyor.""Aşk, beynimizde tıpkı bir uyuşturucu gibi etki yaratıyor.""Bu sağlıksız bağımlılıktan kurtulmak bizim elimizde. Kendimize zaman tanımak, acımızı yaşamak ama aynı zamanda yeniden hayata tutunmak için çaba göstermek önemlidir."Ömer Hoca, kalp kırıklığının acısını yaşayan dinleyicilere yalnız olmadıklarını hatırlatırken, bu zorlu süreçle başa çıkma ve yeniden mutluluğu bulma yolunda bilimsel ve insani bir rehber sunuyor.
Geri bildirimlerinizi ve önerilerinizi [email protected] adresine iletebilirsiniz.
Künye:
Türkçe İsmi: Biri Kalbinizi Kırdığında Beyninizde Neler Olur?İngilizce İsmi: What Happens to Your Brain When Someone Breaks Your HeartYazar: Kathleen MurphyLink: https://medium.com/wise-well/what-happens-to-your-brain-when-someone-breaks-your-heart-70e1f0f8e977Metin: Ömer Karapınar
Kurgu: Ayşe Nur Yetiş
-
Ömer Hoca bu bölümde, modern hayatın hızına ve telaşına doğanın dinginliğiyle bir ayna tutuyor. Sadhvi Pharasi'nin "Doğa Acele Etmez, Peki Ya Siz?" başlıklı yazısından yola çıkarak, sürekli bir koşturmaca içinde olmamızın nedenlerini ve bu hızın üzerimizdeki etkilerini sorguluyor.
"Doğa acele etmez. Buzullar vadileri bin yıllar içinde yontar, nehirler denize yüzyıllar süren bir deneme yanılma süreciyle ulaşır.""Zamanı, maden çıkarılacak, sömürülecek ve atılacak bir kaynak gibi algılıyoruz.""Hayatın amacı üretim midir? Doğa bu fikre güler."Ömer Hoca, doğanın yavaş ve sabırlı ritmini örnek göstererek, kendi hayat tempomuzu yeniden değerlendirmemiz ve anın tadını çıkararak yaşamanın önemini vurguluyor.
Geri bildirimlerinizi ve önerilerinizi [email protected] adresine iletebilirsiniz.
Künye:
Türkçe İsmi: Doğa Acele Etmez, Peki Ya Siz?İngilizce İsmi: Nature Doesn’t Rush, So Why Are You?Yazar: Sadhvi PharasiLink: https://thetaoist.online/nature-doesnt-rush-so-why-are-you-fe2dbefc4f7cMetin: Ömer Karapınar
Kurgu: Ayşe Nur Yetiş
-
Ömer Hoca bu bölümde, web tasarımının giderek tuhaflaşan trendlerini ve beklenmedik bir iddiayı ele alıyor: Çirkin web siteleri daha mı çok satıyor? Michal Malewicz'in "Çirkin Web Siteleri Daha Çok Satıyor" başlıklı yazısından yola çıkarak, estetiğin ve işlevselliğin web tasarımındaki dengesini sorguluyor ve satış odaklı bir yaklaşım keşfediyor.
"Ama kendi başına bu sadece bir sanat eseridir. Başka bir şey değil.""Müşteriler çoğu zaman alanlarında güzel bir tablo isterler.""Eğer işimizle çok para kazanırlarsa, daha fazlası için geri gelmeleri daha olasıdır."Ömer Hoca, Malewicz'in çarpıcı argümanlarını kendi yorumlarıyla harmanlayarak, web tasarımında göz alıcılığın ötesine geçmenin ve kullanıcı deneyimini ön planda tutmanın önemini vurguluyor.
Geri bildirimlerinizi ve önerilerinizi [email protected] adresine iletebilirsiniz.
Künye:
Türkçe İsmi: Çirkin Web Siteleri Daha Çok Satıyor.İngilizce İsmi: Ugly websites sell better.Yazar: Michal MalewiczLink: https://michalmalewicz.medium.com/ugly-websites-sell-better-0b0354ebff10Metin: Ömer Karapınar
Kurgu: Ayşe Nur Yetiş
-
Ömer Hoca bu bölümde, zihnimizin bazen ansızın yaşadığı o tuhaf boşluğa odaklanıyor! Robert Roy Britt'in "Zihniniz Neden Bazen Tamamen Boşalır?" başlıklı yazısından yola çıkarak, bu ilginç ve potansiyel olarak ürkütücü fenomeni bilimsel bir bakış açısıyla inceliyor.
"Tıpkı bir kara deliğin uzayı ve zamanı bükmesi gibi, bir zihin boşluğu da gerçekliği çarpıtır, sizi hiç var olmamış gibi görünen bir zaman anından hızla ileri sarar.""Beyin taramaları, zihin boşalmalarının 'yerel uyku bölümleri' olarak beynin bazı kısımlarının uyuması gibi göründüğünü tespit etti.""Zihin boşalması... kalp atış hızında, göz bebeği boyutunda ve beyin sinyali örüntülerinin karmaşıklığında bir azalmaya neden olur."Ömer Hoca, zihnimizin bu gizemli duraksamalarının ardındaki bilimsel açıklamaları ve bu deneyimin ne anlama geldiğini anlaşılır bir dille aktarıyor.
Geri bildirimlerinizi ve önerilerinizi [email protected] adresine iletebilirsiniz.
Künye:
Türkçe İsmi: Zihniniz Neden Bazen Tamamen Boşalır?İngilizce İsmi: Why Does Your Mind Sometimes Go Totally Blank?Yazar: Robert Roy BrittLink: https://medium.com/wise-well/why-does-your-mind-sometimes-go-totally-blank-3e67c71fa478
Metin: Ömer KarapınarKurgu: Ayşe Nur Yetiş
-
Ömer Hoca bu bölümde, Ankara'daki evinden, kalbi minnet dolu bir şekilde sesleniyor! Başarıyla tamamlanan 8. Pazarlama Maratonu'nun ardından, bu bölümü tüm kalbiyle, maraton boyunca varını yoğunu ortaya koyan muhteşem ekibine armağan ediyor. Yana Bostongirl'ün "Basit Bir Teşekkür Mesajı Çok Şey İfade Eder" başlıklı yazısından yola çıkarak, minnettarlığın gücünü ve küçük bir teşekkürün ne kadar büyük anlamlar taşıdığını anlatıyor.
"Basit bir teşekkür mesajı, düşündüğümüzden çok daha büyük bir etki yaratabilir.""Minnettarlık, sadece bir nezaket kuralı değil, aynı zamanda ilişkilerimizi güçlendiren ve bağları derinleştiren bir duygudur.""Karşılık beklemeden yapılan iyiliklerin değerini bilmek ve minnettarlığımızı ifade etmek, insan olmanın en güzel yanlarından biridir."Ömer Hoca, maraton sürecindeki yoğun çabaları ve ekip ruhunu hatırlatarak, küçük bir teşekkürün bile ne kadar değerli olduğunu vurguluyor ve dinleyicileri hayatlarındaki tüm güzellikler için minnettar olmaya davet ediyor.
Geri bildirimlerinizi ve önerilerinizi [email protected] adresine iletebilirsiniz.
Künye:
Türkçe İsmi: Basit Bir Teşekkür Mesajı Çok Şey İfade Ederİngilizce İsmi: A Simple Thank You Text Goes a Long WayYazar: Yana BostongirlLink: https://medium.com/illumination/a-simple-thank-you-text-goes-a-long-way-51455d1b8223Metin: Ömer Karapınar
Kurgu: Ayşe Nur Yetiş
-
Ömer Hoca bu bölümde, Ankara'daki evinden, hikaye anlatıcılığının büyülü dünyasına sesleniyor! Ostim Teknik Üniversitesi'ndeki 8. Pazarlama Maratonu'nun coşkusuyla, Katie E. Lawrence'ın "İnanılmaz Bir Hikaye Anlatıcısı Nasıl Olunur?" başlıklı yazısından yola çıkarak, izleyicileri nasıl etkileyebileceğimizin ve onları hikayelerimize nasıl bağlayabileceğimizin sırlarını paylaşıyor.
"En iyi hikayeler en basit ve en sıradan fikirlerden doğar.""Hayatın temel sırrına yaslanın - insanlar insanları değiştirir.""Sıradanlığın önemini gösterin."Ömer Hoca, Lawrence'ın rehberliğinde, etkili hikaye anlatımının inceliklerini, küçük adımlarla büyük hikayeler yaratmanın gücünü ve sıradan anların nasıl unutulmaz anlatılara dönüştürülebileceğini keşfediyor.
Geri bildirimlerinizi ve önerilerinizi [email protected] adresine iletebilirsiniz.
Künye:
Türkçe İsmi: İnanılmaz Bir Hikaye Anlatıcısı Nasıl Olunur?İngilizce İsmi: How To Become An Incredible StorytellerYazar: Katie E. Lawrence, CFLELink: https://medium.com/story-nerds/how-to-become-an-incredible-storyteller-6ffc2388483dMetin: Ömer Karapınar
Kurgu: Ayşe Nur Yetiş
-
Ömer Hoca bu bölümde, hayatımızın en temel sorunlarından birine, yani "sorunlarımıza" farklı bir açıdan bakmaya davet ediyor! Luka Bönisch'in "Sandığınız Sorun Aslında Gerçek Sorun Değildir" yazısından yola çıkarak, sorunların kaynağını sorguluyor ve ezber bozan bir yaklaşım sunuyor.
"Sorunlarımıza odaklanmak, sanki bir bataklığa saplanmak gibi. Ne kadar çok çabalarsak, o kadar derine batarız.""Asıl sorun, dışsal bir şey değil, içsel bir durumdur. Sorunların neden olduğu olumsuz duygular (kaygı, endişe, stres vb.) en büyük acı kaynağıdır.""Mutluluk, gelecekteki bir hedefe ulaşmakla değil, şimdiki zamanda yaşanan duygusal durumla ilgilidir."Ömer Hoca, sorunların üstesinden gelmek için alışık olduğumuz yöntemlerin neden çoğu zaman işe yaramadığını açıklıyor ve daha etkili bir yaklaşım sunuyor. Dinleyicileri, kendi içsel dünyalarını keşfetmeye ve zihinsel engelleri aşmanın yollarını bulmaya davet ediyor.
Geri bildirimlerinizi ve önerilerinizi [email protected] adresine iletebilirsiniz.
Künye:
Türkçe İsmi: Sandığınız Sorun Aslında Gerçek Sorun Değildirİngilizce İsmi: The Problem You Think You Have Is Never the Real ProblemYazar: Luka BönischLink: https://thetaoist.online/the-problem-you-think-you-have-is-never-the-real-problem-147e1fad0135 -
Ömer Hoca bu bölümde, modern toplumun en büyük takıntılarından biri olan verimlilik kültürüne karşı çıkıyor! Stephan Joppich'in "Zaman Kaybetmenin Önemi" yazısından yola çıkarak, "zaman kaybetme" olarak adlandırdığımız aktivitelerin aslında zihinsel sağlığımız, yaratıcılığımız ve mutluluğumuz için ne kadar önemli olduğunu anlatıyor.
"Zaman kaybetmek... Kulağa ne kadar yanlış geliyor, değil mi? Oysa ki, Joppich'e göre, zaman kaybetmek, hayatın tadını çıkarmak ve kendimizle bağlantı kurmak için gerekli bir aktivitedir.""Başarılı insanların hayatlarına özenmek, onların izinden gitmek ve onlar gibi olmak istemek doğal bir insan dürtüsü.""Verimlilik, hayatımızın bir parçası. Ancak, bu kavramı doğru anlamalı ve doğru kullanmalıyız. Verimliliği, kendimizi sürekli zorlamak, kendimize ve sevdiklerimize zaman ayırmamak olarak görmemeliyiz."Ömer Hoca, verimlilik kültürünün kökenlerini, bu kültürün bireyler üzerindeki etkilerini ve daha dengeli bir yaşam için "zaman kaybetme"nin önemini vurguluyor.
Geri bildirimlerinizi ve önerilerinizi [email protected] adresine iletebilirsiniz.
Künye:
Türkçe İsmi: Zaman Kaybetmenin Önemi: Verimlilik Çılgınlığına Karşı Bir Savunmaİngilizce İsmi: The Importance of Wasting TimeYazar: Stephan JoppichLink: https://medium.com/a-little-stoic-wisdom/the-importance-of-wasting-time-e8e4e0c75136Metin: Ömer Karapınar
Kurgu: Ayşe Nur Yetiş
-
Ömer Hoca bu bölümde, girişimcilik dünyasının en kritik sorularından birine odaklanıyor: Ürününüz neden satmıyor? Aaron Dinin'in "Startup'ınızın Ürünü Neden Satmıyor? Gerçek Neden" yazısından yola çıkarak, çoğu girişimcinin düştüğü büyük bir yanılgıyı ve başarılı bir işletme kurmanın gerçek sırlarını açıklıyor.
"Ürünün değil, müşteri kitlesinin para kazandırdığını ve ürünün, sadece bu kitleye satış yapmanın bir aracı olduğunu vurguluyor.""Eğer girişimciyseniz ve ürününüz satmıyorsa, ilk sormanız gereken soru 'Ürünümde ne yanlış?' değil, 'Müşteri kitlem kim?' olmalıdır.""Müşteri kitlesi, sanki bir toprak gibi. Bu toprağı doğru şekilde işlerseniz, farklı meyveler ve sebzeler yetiştirebilirsiniz."Ömer Hoca, bu bölümde ürün geliştirme ve satış süreçlerinde yapılan yaygın hatalara dikkat çekerek, müşteri odaklı bir yaklaşımın önemini vurguluyor ve dinleyicilere kendi girişimcilik yolculuklarında daha bilinçli ve başarılı olmalarına yardımcı olacak değerli bilgiler sunuyor.
Geri bildirimlerinizi ve önerilerinizi [email protected] adresine iletebilirsiniz.
Künye:
Türkçe İsmi: Startup'ınızın Ürünü Neden Satmıyor? Gerçek Nedenİngilizce İsmi: The Real Reason Nobody Is Buying Your Startup’s ProductYazar: Aaron Dinin, PhDLink: https://medium.com/swlh/the-real-reason-nobody-is-buying-your-startups-product-9c6e9f935865Metin: Ömer Karapınar
Kurgu: Ayşe Nur Yetiş
-
Ömer Hoca bu bölümde, pazarlama dünyasının değişen dinamiklerine ve pazarlama kanallarının evrimine odaklanıyor. Adriana Tica'nın "Tüm Pazarlama Kanalları Zamanla Etkisini Kaybeder (Ne Yapmalı?)" yazısından yola çıkarak, pazarlama kanallarının neden etkisini kaybettiğini, tüketicilerin yeniliğe olan ilgisini ve pazarlamacıların bu duruma nasıl ayak uydurabileceğini inceliyor.
"Pazarlama... Sürekli değişen, dönüşen ve kendini yenileyen bir dünya. Bir zamanlar işe yarayan taktikler, bugün demode olabiliyor. Bir zamanlar popüler olan kanallar, bugün terk edilmiş durumda.""Pazarlamacılar... Evet, bazen kendimizi eleştirmemiz gerekiyor. Çünkü bir şeyi iyi bulduğumuzda, onu sonuna kadar kullanmaya, hatta bazen suistimal etmeye meyilli olabiliyoruz.""İnsan beyni, yeniliğe, tazeliğe ve alışılmadıklığa meraklıdır."Ömer Hoca, pazarlama kanallarının evrimini, pazarlamanın değişen doğasını ve başarılı pazarlama stratejileri geliştirmenin inceliklerini kendi yorumlarıyla birleştirerek, dinleyicilere bu dinamik dünyada nasıl başarılı olabileceklerine dair ipuçları veriyor.
Geri bildirimlerinizi ve önerilerinizi [email protected] adresine iletebilirsiniz.
Künye:
Türkçe İsmi: Tüm Pazarlama Kanalları Zamanla Etkisini Kaybeder (Ne Yapmalı?)İngilizce İsmi: All Marketing Channels Decay with Time (What to Do About it)Yazar: Adriana TicaLink: https://medium.com/better-marketing/all-marketing-channels-decay-with-time-what-to-do-about-it-0e3ebe7fa288Metin: Ömer Karapınar
Kurgu: Ayşe Nur Yetiş
-
Ömer Hoca bu bölümde, modern psikolojinin sıkça karıştırılan iki konusu olan Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) ve Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) arasındaki karmaşık ilişkiyi ele alıyor. Dr. John Kruse'nin yazısından yola çıkarak, TSSB ve DEHB arasındaki semptom benzerliklerini, travmanın DEHB'ye katkısını ve DEHB'nin travmaya yatkınlığı nasıl artırdığını inceliyor.
"Travma... Modern psikolojinin en çok tartışılan konularından biri. Dizilerde, filmlerde, sosyal medyada sürekli karşımıza çıkan bir kavram. Ama gerçekten ne anlama geliyor? Ve her şeyi travmaya bağlamak ne kadar doğru?""Çocukluk döneminden itibaren devam eden semptomlar DEHB'yi, travmatik bir olaydan sonra ortaya çıkan semptomlar ise TSSB'yi işaret edebilir.""Genetik faktörler, DEHB'nin gelişiminde daha büyük bir rol oynarken, çevresel faktörler, özellikle travma, DEHB benzeri semptomlara yol açabilir."Ömer Hoca, Dr. Kruse'nin araştırmalarını kendi yorumlarıyla birleştirerek, dinleyicilere TSSB ve DEHB'nin nasıl ayırt edilebileceği ve doğru teşhisin önemini anlatıyor. Ayrıca, genetik ve çevresel faktörlerin insan davranışları üzerindeki rollerini sorgulayarak, "doğa mı, yetiştirme mi?" tartışmasına yeni bir perspektif sunuyor.
Geri bildirimlerinizi ve önerilerinizi [email protected] adresine iletebilirsiniz.
Künye:
Türkçe İsmi: Her Şeyi Travmaya Bağlamayın: TSSB ve DEHB Arasındaki İlişkiİngilizce İsmi: Don’t Blame It All On TraumaYazar: Dr. John Kruse MD, PhDLink: https://medium.com/wise-well/dont-blame-it-all-on-trauma-bfffafe5e926Metin: Ömer Karapınar
Kurgu: Ayşe Nur Yetiş
-
Ömer Hoca bu bölümde, kimliğimizin ve benliğimizin işimizle olan ilişkisini sorgulayan çarpıcı bir soruya odaklanıyor: "İşiniz Olmadan Kimsiniz?" Dali Chabaane'nin yazısından ilham alarak, bir anda işimizden, unvanlarımızdan ve başarılarımızdan soyutlandığımızda geriye ne kalır? Bu varoluşsal krizin içinde, gerçek benliğimizi nasıl buluruz?
"İşsizlik, sadece maddi bir kayıp değil, aynı zamanda duygusal ve varoluşsal bir krizdir.""Psikolog Carl Jung, insan ruhunun maskelerden oluştuğuna inanır. Çoğu zaman, işimiz bizim birincil maskemizdir.""Eğer işiniz sizi tanımlıyorsa, kaybetmek sizi parçalayabilir. İşiniz sizin amacınız değil, öyleymiş gibi davranmayı bırakın."Ömer Hoca, bu bölümde işsizliğin benlik üzerindeki derin etkilerini, iş-kimlik ilişkisini, benliği yeniden tanımlamanın yollarını ve hayatta neyin gerçekten önemli olduğunu sorguluyor.
Geri bildirimlerinizi ve önerilerinizi [email protected] adresine iletebilirsiniz.
Künye:
Türkçe İsmi: İşiniz Olmadan Kimsiniz? Çoğu Kişinin Göz Ardı Ettiği Acı Gerçek.İngilizce İsmi: Who are you without your job? A hard truth most people ignore.Yazar: Dali ChabaaneLink: https://medium.com/@dali.chabaane/who-are-you-without-your-job-a-hard-truth-most-people-ignore-e0a1d27ed187
Metin: Ömer KarapınarKurgu: Ayşe Nur Yetiş
-
Ömer Hoca bu bölümde, teknoloji dünyasının liderlik anlayışında yaşanan çarpıcı değişimi masaya yatırıyor. Jovan Cicmil'in yazısından ilham alarak, bir zamanlar vizyon ve ilham kaynağı olan teknoloji liderlerinin nasıl olup da kaba ve kibirli figürlere dönüştüğünü sorguluyor.
"Ne oldu da vizyoner liderler yerine kaba ve kibirli figürler ortaya çıktı?""Steve Jobs'un kaba davranışları başarısının kaynağı olarak yanlış mı anlaşıldı?""Sosyal medyanın liderlik algısını nasıl değiştirdi?""Gerçek liderlik nasıl olmalı?"Ömer Hoca, Elon Musk, Mark Zuckerberg gibi günümüz teknoloji liderlerinin davranışlarını Steve Jobs gibi geçmişteki örneklerle karşılaştırarak, liderlikteki bu değişimin nedenlerini ve sonuçlarını analiz ediyor. Sosyal medyanın liderlik üzerindeki etkisini, kaba liderliğin uzun vadede neden başarısız olduğunu ve gerçek liderliğin nasıl olması gerektiğini ele alıyor. Dinleyicileri, teknoloji dünyasının geleceği ve liderlik kavramı üzerine düşünmeye davet ediyor.
Geri bildirimlerinizi ve önerilerinizi [email protected] adresine iletebilirsiniz.
Künye:
Türkçe İsmi: Teknoloji Liderliğinde Nereden Nereye: Vizyonerden Kaba Olmayaİngilizce İsmi: Leadership in Tech: How We Went from Visionary to Simply RudeYazar: Jovan CicmilLink: https://ehandbook.com/leadership-in-tech-how-we-went-from-visionary-to-simply-rude-bd9e0cd3e33e
Metin: Ömer KarapınarKurgu: Ayşe Nur Yetiş
-
Ömer Hoca bu bölümde, modern yaşamın en büyük yanılgılarından biri olan "kontrol" takıntısını ve sabrın dönüştürücü gücünü ele alıyor. Nour Boustani'nin kişisel deneyimlerinden yola çıkarak, hayatın akışına güvenmenin, sabırlı olmanın ve kendi yolumuzu çizmenin önemini vurguluyor.
"Kontrol... Hayatımızın her alanında sahip olmak istediğimiz, ama çoğu zaman elimizden kayıp giden bir kavram.""Kontrolü bırakmak, bize bir özgürlük alanı açar. Bu alanda, kendimizi daha iyi tanır, ne istediğimizi keşfeder ve kendi yolumuzu çizeriz.""Sabır, sadece beklemek değil, aynı zamanda belirsizlikle yaşamayı, hayatın akışına güvenmeyi ve iç huzuru bulmayı içerir."Ömer Hoca, Boustani'nin samimi anlatımını kendi yorumlarıyla zenginleştirerek, dinleyicilere kontrol takıntısından kurtulma ve hayatın doğal akışına uyum sağlama konusunda rehberlik ediyor.
Geri bildirimlerinizi ve önerilerinizi [email protected] adresine iletebilirsiniz.
Künye:
Türkçe İsmi: Her Şeyi Kontrol Etmeyi Bıraktığınızda, Hayat İlerlerİngilizce İsmi: When You Stop Trying to Control Everything, Life Moves ForwardYazar: Nour BoustaniLink: https://thehubpublication.com/when-you-stop-trying-to-control-everything-life-moves-forward-2fb017a37650Metin: Ömer Karapınar
Kurgu: Ayşe Nur Yetiş
-
Ömer Hoca bu bölümde, modern toplumun en büyük takıntılarından biri olan "verimlilik" kavramını masaya yatırıyor. Michael Thompson'ın derinlemesine analiz ettiği yazısından yola çıkarak, günlük rutinlerimize, "koşuşturma kültürü"ne ve verimlilik saplantımıza dair sorgulayıcı bir yolculuğa çıkıyoruz.
"Verimlilik... Sanki sihirli bir kelime. Daha verimli olursak, daha çok iş yaparız, daha çok para kazanırız, daha başarılı oluruz... Peki, ama gerçekten de öyle mi?""Başarılı insanların hayatlarına özenmek, onların izinden gitmek ve onlar gibi olmak istemek doğal bir insan dürtüsü.""Kendimize karşı şefkatli olmalı, kendimize zaman ayırmalı ve hayattan zevk almalıyız. Unutmayalım ki, hayat sadece çalışmakla değil, aynı zamanda yaşamakla da ilgili."Ömer Hoca, Thompson'ın yazısını kendi bakış açısıyla yorumlayarak, dinleyicilere verimlilik kavramını sorgulama ve daha dengeli bir yaşam sürme konusunda ilham veriyor.
Geri bildirimlerinizi ve önerilerinizi [email protected] adresine iletebilirsiniz.
Künye:
Türkçe İsmi: Neden Verimliliğe Takıntılıyız?İngilizce İsmi: Why We’re Obsessed With ProductivityYazar: Michael ThompsonLink: https://medium.com/knowable/why-are-we-so-obsessed-with-productivity-cc22491a5b43Metin: Ömer Karapınar
Kurgu: Ayşe Nur Yetiş
-
Ömer Hoca bu bölümde, modern ilişkilerin karmaşıklığına ve "anlaşılma" arayışının zorluklarına değiniyor. Victoria Corindi'nin samimi anlatımıyla, hem romantik ilişkilerde hem de terapi süreçlerinde karşılaşılan benzerlikleri ve farklılıkları inceliyor.
"İlişkiler... Hayatımızın en önemli ve aynı zamanda en karmaşık alanlarından biri. Aşk, arkadaşlık, aile... Hepsi birer ilişki ve hepsinde de 'anlaşılma' ihtiyacı duyarız.""Reddedilmek, herkes için acı verici bir deneyimdir. Kendimizi değersiz, sevilmeyen ve istenmeyen hissetmemize neden olabilir.""İlişkilerde sınırlar, sanki bir evin etrafındaki çitler gibi. Bizi korur, güvende hissetmemizi sağlar ve özel alanımızı belirler."Ömer Hoca, Corindi'nin deneyimlerini kendi yorumlarıyla harmanlayarak, dinleyicilere ilişkilerde "anlaşılmanın" ne kadar değerli olduğunu ve bu arayışın bazen ne kadar çaba gerektirdiğini aktarıyor.
Geri bildirimlerinizi ve önerilerinizi [email protected] adresine iletebilirsiniz.
Künye:
Türkçe İsmi: Terapist Bulmak Aşktan Zorduİngilizce İsmi: Finding a Therapist Was Harder Than Finding LoveYazar: Victoria Corindi 🌻Link: https://medium.com/the-virago/finding-a-therapist-was-harder-than-finding-love-76b297d87ad2Metin: Ömer Karapınar
Kurgu: Ayşe Nur Yetiş
-
Ömer Hoca bu bölümde, insan ilişkilerinin sıcaklığına ve "kocamaaan sarılmalar"ın gücüne vurgu yapıyor! Natasha MH'nin yazısından yola çıkarak, sadece "nasılsın?" diye sormanın değil, aynı zamanda dokunmanın, sarılmanın ve gerçek bir bağ kurmanın önemini anlatıyor.
"Hani şu tren garlarında yaşanan veda sahneleri vardır ya... Giden kişi trene biner, cam kenarından el sallar, uğurlayanlar da peronda bekler. Tren hareket etmeye başladığında ise, o son anda yaşanan kocaman sarılmalar...""İşte ben o sarılmaları izlemeyi çok severim. İnsanların birbirlerine sımsıkı sarılıp, o an ayrılmak istemediklerini, ama zorunda olduklarını hissettirmeleri...""Belki de bu yüzden sarılmayı çok seviyorum. Çünkü sarılmak, sadece bir fiziksel temas değil, aynı zamanda bir duygu paylaşımıdır."Ömer Hoca, kendi deneyimlerinden ve duygularından yola çıkarak, "kocamaaan sarılmalar"ın ve insan bağlantısının hayatımızdaki önemini anlatıyor.
Geri bildirimlerinizi ve önerilerinizi [email protected] adresine iletebilirsiniz.
Künye:
Türkçe İsmi: Kocaman Sarılmak ve Hal Hatır Sormakİngilizce İsmi: Bear Hugs And Checking InYazar: Natasha MHLink: https://medium.com/ellemeno/the-importance-of-checking-in-df7b0f7e4ad3Metin: Ömer Karapınar
Kurgu: Ayşe Nur Yetiş
- もっと表示する