Episódios
-
Yarın öleceğini bilseydin ne yapardın? Bu bölümde bir konuğum var güzel bir sohbet oldu. İyi dinlemeler, sevgiler.
-
Farkları nedir ve nasıl arttırılır?
-
Estão a faltar episódios?
-
Zaman her şeyin ilacı derler ama ilacı zehirden ayıran şey dozudur...
Music: www.bensound.com - Composer: Benjamin Tissot (Bensound)
-
Kalp ve mantığın orta noktada buluştuğu kararlar dengeli oluyor. Duygularıyla hareket edip hayal kırıklığına uğrayan insanlar değişir mi? İyi bir insan acımasız bir insana dönüşür mü? Music: www.bensound.com
-
Koşulsuz seviyoruz diyoruz ama insan ilişkileri için bu gerçekten geçerli mi? Sevgi bize verilen ilahi özden gelen bir kaynaksa bir insana karşı nasıl sevgimiz bitiyor? Koşulsuz sevgi - Koşullu sevgi ayrımı ve ilişkilerde sevgiyi bu videoda tartışıyoruz.
-
Bir arkadaşın sana bir gün soğuk davranmaya başladı diyelim. Aklında bir sürü şey geçer, kesin şöyle düşünüyor dediğin bile olmuştur. Hakkımızda ne düşündüğü tahmin etmeye çalışıyoruz sonra kendimizi kuşkulandırıyoruz. Açıkçası bu çok yorucu ve yanıltıcı bir şey. Buna bir çeşit düşünce okuma hatası diyebiliriz. İşimizi kolaylaştırmak için bunun gibi sorunları daha az yaşamak için neler yapabilirim diyorsan bu video senin için, iyi seyirler. Sevgiler.
-
Herkesi mutlu etmek mümkün mü? Mutlu ederek mutlu olmak güzel bir özellik tamam ama biz öyle yapmaya çalıştıkça insanlar daha çok şikayet etmeye başlıyor, bir türlü mutlu edemiyoruz ve biz de mutsuz oluyoruz. Bu konuyla ilgili gözden kaçırdığımız birkaç ipucundan bahsettim. Sevgiler 💫
-
Halk arasında 'Yalan söyleme hastalığı' olarak da bilinen mitomani, patolojik yalan söyleme alışkanlığıdır ve bu soruna sahip kişiler mitoman olarak adlandırılır. Mitomani yunanca muthos (efsane) ve latince mania (delilik) kelimelerinin birleştirilmesinden meydana gelmiştir. Psikiyatride pseudologia fantastica olarak da adlandırılmaktadır. Mitomani hastaları yeteri kadar araştırılmamış ve anlaşılmamıştır. Bu sorun kendi başına görülmekten ziyade daha çok başka sorunlarla birlikte görülmektedir. Mitomani hastalığı ilk kez 1891 yılında Alman doktor Anton Delbrueck tarafından tanımlanmıştır. O zamandan beri üzerinde çok fazla çalışma yapılmış bir konu değildir. Bu videoda bu sorunu yaşayan kişilerin gösterebileceği davranışlardan bahsediyorum. Çok sevgiler.
-
Bazen yapacağımız işler öyle birikir ki nereden başlayıp bitireceğimizi bilemeyiz; hatta birikmiş bu işleri bitiremeyeceğimizden korkarak harekete geçmemizi bile engelleyebiliriz. Eğer size fazla gelen bir yapılacaklar listeniz varsa, bunun için ilk adım yapılacakları parçalara bölmek ve önce küçük parçalardan yapmaya başlamaktır. Zor olandan değil, kolay olandan başlayıp harekete geçmemize yardımcı olabiliriz. Yaptığımız her küçük iş, doğal ödül mekanizmamız sayesinde bizi diğer işleri yapmamız için motive edecektir.
-
Hayat akışında hem yapmamız gerekenler hem de yapmak istediklerimiz için efor sarf etmemiz gerekiyor. Ancak insan doğası gereği bazen az enerjiyle yapacaklarını yapıp dinlenmek istiyor veya pek de bir şey yapmak gelmiyor içinden. Momentum etkisi ise bize, bir şeyi yaptıkça daha çok yapasımız geldiğini anlatır. Her yapışımızda daha da kolaylaşan eylemlerimiz sayesinde daha az yorulduğumuzu fark ederiz. Ertelediğimiz işlerimiz veya yapmak istediğimiz şeylerle ilgili atacağımız küçük adımlar, bizi tembellikten koruyabilir.
-
Aşırı düşünme ya da overthink denilen durum bazen çok düşünüp harekete geçememize neden oluyor. Eyleme geçecek enerji bırakmayan bu duruma Analiz Felci de deniyor. Bu durum nasıl örneklerle ortaya çıkıyor ve neler yapabiliriz bir bakalım.
-
Aynaya baktığımızda kendimizi güzel mi görüyoruz? Önemli olan güzel mi yoksa çekici olmak mı? Neden hep kusurlarımız gözümüze batıyor?
-
Narsistik özellikleri olan biriyle ilişki yaşamak seni zorluyor ve yorulduysan bazı şeyleri fark etmenin zamanı gelmiş olabilir. Bu tarz ilişkilerde belirli döngülerde yaşarız bu yüzden bir girdabın içindeymiş gibi yaşadıklarımızı göremeyebiliriz. Yaşadığın döngüden çıkabilmek için önce neler yaşadığını anlamlandırarak başlayabilirsin. Sevgiler.
-
Eski sevgilisini unutmak isteyip de unutamayanlar için. Hem bioenerji açısından hem de psikolojik açıdan nasıl etkiler oluyor be bunlar için neler yapabileceğin konusunda 5 öneri anlatıyorum. Sevgiler.
-
Hepimiz arada bir kendi içimize dönme, kendimizi dinleme ihtiyacı duyarız. Her gün belirli bir zaman aralığında kendimizi dinlemek, kendimizle iletişim kurmak farkındalığımızı geliştirmek adına bize kazanımlar sunabilir. Ancak zamanımızın çoğunu buna harcadığımızda işler değişir. Düşüncelerimize fazlasıyla yoğunlaşmak veya sürekli iç sesimizi dinlemek, sağlıklı düşünmemizi engeller. Zihnimizi sürekli olarak düşünceli hissetmek bizi yorar ve sağlıklı düşünmemize engel olur. Düşünceleri serbest bırakma egzersiziyle zihninizi yoran bu düşünce karmaşasından kurtulabilirsiniz.
-
Düşünmek için zamanımız fazlasıyla arttığında bu süreci iyi yönetemeyebilir ve olumsuz düşüncelere elimizde olmadan fazla yer açabiliriz. Özellikle geleceğe dair olumsuz veya kaygı içerikli düşünceler, bir kez döngüye girdiğinde kartopu gibi büyüyüp zihnimizde bir çığ oluşturabilir. İnsan zihni, sürekli aynı konuda aynı şekilde düşündüğünde durumu travmatize edebilir. Henüz olmayan bir durum için kendisine bir korku alanı bile yaratabilir. Bunu engellemek için “odak değiştirme” yönteminden yararlanabiliriz.
-
Kaygıyı kontrol edebilmemiz için onun en temel özelliğini bilmek, işimizi kolaylaştırır. Kaygının yapısında beslendikçe çoğalma özelliği vardır; biz var olan kaygımızı ne kadar kontrolsüz beslersek o, o kadar büyüyecek ve bizim hareket alanımızı daraltacaktır. Hatta bizi ele geçirecektir. Oysa ona karşı kontrollü davranırsak onun, bizi ele geçirmesine fırsat vermeyiz. Peki neyle besliyoruz kaygıyı? Tabii ki düşüncelerle... Kaygı duyduğumuz konuya dair “Ya ...olmazsa?” gibi geleceğe dair olumsuz düşünceler, kaygının beslenip daha da büyümesine neden olur. Elimizden geleni yapıp o ana ilişkin yapacaklarımıza devam etmek, yapılabilecek en iyi şeylerden biridir.
-
Kaygı sözcüğü olumsuz duygu veren bir sözcük ancak kaygıyı tanımlamak, onun bizi koruyan taraflarını da görmemize olanak verir. Öyle ki normal düzeyde bir kaygı, bizi “tehlikeli” gördüğümüz durumlara karşı uyaran ve harekete geçiren bir yapıya sahiptir. Temel insanî duygularımızdan biridir ve ondan tamamen kurtulmak mümkün değildir. Gündelik hayatımızın hemen her alanında hissedebildiğimiz bir duygu olarak yerini alır. Kaygının bize olumsuz hissettiren tarafı ise, kaygının türüne, derecesine ve sıklığına bağlı olmakla birlikte onunla başa çıkıp çıkamadığımızla ilintilidir. Dolayısıyla öncelikli olarak neden/nelerden kaygı duyduğumuzu belirlememiz gerekir.
-
Benimle eskisi kadar ilgilenmiyorsun denildiğinde aslında bir şey söylenmek isteniyordur. Bu konuda söylenecek çok şey var, sizin için bir video çektim. Hadi videoya bir göz atın...
-
İlişkisi varken flört eden olur mu? Evet olur, güzel de olur :) Uzun süren ilişkileri canlandırmak, ilk günlerdeki ilgi ve heyecanı yaşamaya başlayabilmek için için birkaç ip ucu veriyorum.
- Mostrar mais