Bölümler

  • Müzik sadece kulakta mı başlar, yoksa tüm bedende mi hissedilir? Bu bölümde, bedenini enstrümana, hareketini nota defterine dönüştüren bir müzisyeni ağırlıyorum: Gökçe Gürçay, nam-ı diğer, “CheChe.”

    Gevende’nin davulcusu, KeKeÇa (Kendin Kendini Çal) topluluğunun parçası, soundpainting ustası ve, “Kendi çocukluğum için yaptım,” dediği MANG Akademi’nin kurucusu Gökçe ile “beden müziği”ni, “soundpainting”i, çocukların (ve büyüklerin!) müzikle gelişen potansiyelini ve yaratıcı eğitimin sınırlarını konuşuyoruz. İyi-kötü müzik nedir, sorusunu da masaya yatırdığımız; Hatay’dan Paris’e, işitme engelli gençlerden mülteci çocuklara kadar uzanan ilham verici bu sohbete kulak verin.

    Ve unutmayın: Müzik sadece duyulmaz, hissedilir!

     

    Gökçe Gürçay’ı takip etmek isterseniz:

    https://www.instagram.com/cece.gurcay/

    https://www.youtube.com/user/gokcegurcay

    Support the show: https://linktr.ee/evrimsumer

  • Laylu ve Ben’de bu bölümde, toplumumuzun en büyük yaralarından biri olan aile içi şiddeti konuşuyoruz.

    7 Mart’ta, Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nden bir gün önce yaptığımız kayıtta, “Siz bunu dinlerken Kadınlar Günü çoktan unutulmuş ve muhtemelen yerini başka şiddet haberlerine bırakmış olacak” derken hiç de yanılmamışım maalesef. Yeni bölüm paylaşmayı dahi zorlaştıran bu gündemde, ülkemizi ciddi şekilde etkileyen aile içi şiddet başlığı ile yerimi alıyorum.

    Aile içi şiddetin farklı türlerini, mağdurların yaşadığı zorlukları, hukuki süreçleri ve çözüm yollarını anlatan konuğum Müjde Tozbey, Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nin kurucusu ve başkanı. Kendisi sadece bir avukat değil, aynı zamanda güçlü bir feminist, aktivist, hak savunucusu, anne.

    Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği, 200 avukatlık ağıyla, Türkiye genelindeki kadın ve çocuk cinayeti, tecavüz ve istismar davalarına gönüllü avukatlık desteği sunuyor. Mağdurlara sadece hukuki değil, eğitim, burs ve sosyal destek alanlarında da yardım ediyor. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, ÇYDD ile özel bir protokolleri var.

    Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği, kurulduğundan beri 400’ün üzerinde kadın cinayeti ve yüzlerce tecavüz-istismar davasını üstlendi. "Her davanın sonucunda 3 ay yatıp çıkılmıyor, onlar basına yansıyan kötü örnekler" diyor Tozbey. Yalnızca hukuki değil, kadınların ve çocukların yoksulluktan kaynaklanan zorluklarına da çözüm arayan Dernek, aynı zamanda HPV aşısı gibi hayati öneme sahip sağlık haklarının savunulmasına da öncülük ediyor.

    Türkiye'de, kadın cinayetleri ve şiddet olayları her geçen gün artarken, devletin yeterli tedbirleri almakta zorlanması, şiddet mağduru kadınları yalnızlaştırıyor. Ve kadınlar, özellikle yoksul olanlar, hem toplumsal hem de ekonomik açıdan giderek daha büyük zorluklarla karşılaşıyor. 6284 sayılı kanun, aileyi, kadınları ve çocukları korumak için bir adım olsa da, uygulamada eksiklikler ve zayıf yaptırımlar sürecin etkinliğini engelliyor. Müjde Tozbey, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasının hem kadınları hem de erkekleri nasıl olumsuz etkilediğine dair de çarpıcı açıklamalarda bulunuyor.

    Kadına ve çocuğa yönelik şiddet sadece fiziksel değil, toplumsal bir sorun. Bu mücadele, ancak birlikte yürüdüğümüzde anlam kazanır. O yüzden bu sohbete kulak vermeniz, paylaşmanız çok kıymetli.

     

    Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’ni daha yakından takip edebilir ve destek olmak için şu bağlantılardan ulaşabilirsiniz:

    Instagram: Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği

    Web sitesi: Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği

    Fonzip bağış: Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Bağış

    Support the show: https://linktr.ee/evrimsumer

  • Eksik bölüm mü var?

    Akışı yenilemek için buraya tıklayın.

  • Laylu ve Ben’in yeni bölümünde, mutfağımıza, soframıza ve çocuklarımızın beslenmesine farklı bir pencereden bakıyoruz!

    Hamilelikten yetişkinliğe giden uzun yolculukta bitkisel bazlı beslenmeyle çocuk büyütmek mümkün mü? Peki ya sağlık, büyüme, zihinsel gelişim? Bugüne kadar kanıksadığımız bazı bilgileri, ana akımı sorgulama vakti gelmiş olabilir mi?

    "Neyi yemediğiniz değil, ne yediğiniz önemli," diyen konuğum Dr. Suat Erus ile vegan beslenmenin yalnızca bir diyet değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi ve felsefe olduğunu konuşuyoruz. Kendisi, profesyonel hayatında göğüs cerrahisi uzmanı, ancak bir yandan da vegan beslenme konusunda uzun yıllardır çalışmalar yapıyor ve doktor olan eşiyle iki çocuklarını da bu prensiple büyütüyor.

    Sohbetimizde şunları masaya yatırıyoruz:
    🥦 Vegan beslenme gerçekten sağlıklı mı?
    🥚 Hayvansal protein ile bitkisel protein arasında nasıl bir fark var?
    🍯 Bal, balık, süt… Bunlara gerçekten ihtiyacımız var mı?
    🍼 Vegan bebek anne sütü alabilir mi?
    💡 “Benim çocuğum vegan” demek doğru mu? Çocuk ne zaman kendi seçimini yapmalı?
    👩‍⚕️ “Vegan beslenme pahalıdır” ya da “Eksik besin alırsın” gibi yaygın inanışların arkasındaki gerçekler neler?

    Bu bölüm, vegan beslenmeye merakı olanlar için de, “Ben asla yapamam,” diyenler için de bolca ilham ve bilgi içeriyor! 

     

    Ve önemli bir not:

    Laylu ve Ben podcast’te amacım, tarafsızca bilgi sunmak, farkındalık yaratmak ve ilham vermek. Burada konuşulanlar, kimseye ne yapması gerektiğini söylemek için değil; sizi düşündürmek, araştırmaya teşvik etmek ve kendi yolunuzu bulmanıza yardımcı olmak için. Bugünkü konumuz bazı zihinlerde soru işaretleri ya da önyargılar uyandırabilir, ancak unutmayın: Ben yalnızca bir aktarıcıyım. Bu sohbet, dünyada var olan bir konuyu masaya yatırıyor. Son kararı her zaman siz verirsiniz!

    Keyifli dinlemeler! 

     

     

    Künye: 
    Mekan/ Kayıt Destekçisi: Postane İstanbul 
    Fotoğraf: Gözde Kumru Uçak 
    Logo/ Kapak Tasarım: Alper Balkanlı

    Proje ve işbirlikleri için: [email protected] veya Instagram/evrimsumer

    Support the show: https://linktr.ee/evrimsumer

  • * Beyaz yaka işsizliği mi geliyor?
    * Ofisler tarihe mi karışacak?
    * Bağımsızlık çağında gençleri ne bekliyor?
    * Sınavlar gerçekten adil mi? Eşitlikçi olmak adil midir?
    * Başarı mı, mutluluk mu?
    * Nasıl lider olunur?..

    Prof. Dr. Erhan Erkut ile sohbetimizin ikinci bölümünde, yapay zekanın meslekleri nasıl dönüştüreceğinden, iş dünyasının değişen taleplerine ve gençlerin yeni dünya düzenine nasıl hazırlanması gerektiğine kadar birçok konuyu ele aldık. “Yetenek mi yetkinlik mi?” sorusunu masaya yatırdık ve üniversitelerin neden “diplomalı işsizler” yetiştirdiğini konuştuk. Ama Erhan Erkut sadece sorunları dile getirmekle kalmadı, çözüm önerilerini de paylaştı. Çünkü o, şikâyet etmekten değil, çözüm üretmekten yana.

    Ve tabii ki, harika eğitim programı YetGen’i de konuştuk. Üniversitelerin yapmadığını yapan, gençlere iş dünyasının gerçeklerini öğreten, 21. yüzyılın yetkinliklerini kazandıran program… Hani yukarıda dedim ya, şikâyet yerine çözüm üretmek diye; işte YetGen bunun somut bir örneği! Hayata ve ülkeye katkı olarak her sene 2 bin mezun veren, öğrenci ve yöneticilerinin üçte ikisi kadın olan YetGen! Ben diyeyim geleceğin eğitimi, Erhan Bey desin korsan üniversite…

    Peki ya başarı mı, mutluluk mu? “Mutluluk, size anlam katan münasebetlerin sonucudur. Hayatta bunu benimserseniz, toplum sizi ödüllendirmenin yolunu illa ki bulur.” diyor Erhan Erkut. Sadece bu cümle bile, geleceği planlarken sadece kariyere odaklanmanın yeterli olmayacağını gösteriyor.

    Hem çocuklarını hem de kendinizi geleceğe hazırlamak istiyorsanız, Laylu ve Ben’in bu bölümünü kaçırmayın! 🎧

     

    Künye: 
    Mekan/ Kayıt Destekçisi: Postane İstanbul 
    Fotoğraf: Gözde Kumru Uçak 
    Logo/ Kapak Tasarım: Alper Balkanlı

    Proje ve işbirlikleri için: [email protected] veya Instagram/evrimsumer

    Support the show: https://linktr.ee/evrimsumer

  • Laylu ve Ben’de konuğum, eğitim dünyasının cesur muhalif sesi, Prof. Dr. Erhan Erkut. 

    Eğitimci, akademisyen, eğitimde reform savunucusu, YetGen’in fikir babası ve kurucularından… Uzun lafın kısası, gençlerin geleceğine dokunan bir isim. Sohbetimiz, Erhan Hoca’nın içtenlikle paylaştığı, baba olmak ve kızları üzerine anlattıkları ile başladı, eğitim sistemine attığımız neşterle devam etti. Hatta, bana verilmeyen yetkiyle Milli Eğitim ve YÖK’ü Erhan Hoca’ya bağladım, bakın neler oldu!

    Okullar öğrencileri hayata ne kadar hazırlıyor? Müfredatı optimize ederek mi, yoksa sistemi kökten değiştirerek mi ilerlemeliyiz? IB programı neden dünyanın milli eğitim bakanlığı gibi görülmeli, flipped learning (ters yüz edilmiş öğrenme) neden etkili?.. 

    Erkut, üniversite eğitiminin ne gerekli ne de yeteri olduğunu düşünüyor, ancak sağladığı sosyalleşme ve büyüme ortamının, ders dışı etkinliklerin değerine dikkat çekiyor.

    Sohbetimizde, eğitimin neden sadece içerik nakli olmaması gerektiğini ve beynin öğrenme sürecine uygun hale getirilmesi için ders-teneffüs dengesinin dönüşme ihtiyacını; yapay zekânın eğitime entegrasyonundan, öğrencilerin nasıl daha bağımsız düşünebileceğine kadar birçok farklı konuyu masaya yatırdık. Haliyle bir bölüme sığmadı, tamamını iki bölümde paylaşacağım. 

     

    Künye: 
    Mekan/ Kayıt Destekçisi: Postane İstanbul 
    Fotoğraf: Gözde Kumru Uçak 
    Logo/ Kapak Tasarım: Alper Balkanlı

    Proje ve işbirlikleri için: [email protected] veya Instagram/evrimsumer

    Support the show: https://linktr.ee/evrimsumer

  •  

    Laylu ve Ben’in bu bölümünde konuğum, uzun zamandır tekrar ağırlamayı beklediğim bir isim: Bebek, Çocuk ve Ergen Psikoloğu Füsun Aygölü. 

    Aygölü ile bu bölümde otorite üzerine konuştuk. Ne de olsa kendisi bu konuda bir otorite! (Bu kelime oyununu yapmak zorundaydım, affedin.) Emekli olduktan sonra daha da çok çalışmaya başlayan Füsun Abla ile bu kaydı yapabildildiğim için çok şanslıyım. 

    Peki, nedir otorite? Resmi güç mü? Yoksa bilgi ve uzmanlık mı? Disiplin ile otorite arasında nasıl bir fark var? Otoriter olmak başka, otorite olmak başka mı? Ve en kritik soru: İşin başı karizma mı, yoksa bilgi ve iletişim mi gerekiyor?

    Bu sorular eşliğinde aileden okula otoritenin sınırlarını keşfettik. Füsun Aygölü, “Hiyerarşinin olduğu yerde otorite vardır. Ama okul, otorite değil, disiplin yeri olmalı,” diyerek çok önemli bir noktaya dikkat çekiyor. Ayrıca, otorite ve disiplin arasındaki çizgide iletişim dilinin hayati rol oynadığını vurguluyor ve başlıkları şöyle özetliyor: disiplin → otorite → zorbalık → şiddet. Evet, çizgi ince ve dengede kalmak şart!

     

    Künye: 
    Mekan/ Kayıt Destekçisi: Postane İstanbul 
    Fotoğraf: Gözde Kumru Uçak 
    Logo/ Kapak Tasarım: Alper Balkanlı

    Proje ve işbirlikleri için: [email protected] veya Instagram/evrimsumer

    Support the show: https://linktr.ee/evrimsumer

  •  

    Postane İstanbul'da kaydettiğimiz Laylu ve Ben’de bu hafta, sevdiğim konulardan, eğitimden devam ediyoruz:
    Bir eğitim modelini değerlendirirken, başarıyı nasıl tanımlıyoruz? Akademik performans mı, yoksa mutluluk ve bireysel potansiyelin keşfi mi?  

    Konuğum, yıllardır öğrencilerle birebir çalışan Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen Ece Eyüpoğlu Kargı. Onunla Mizaç Temelli Eğitim Modelini konuşurken, yukarıdaki soruların cevaplarını hem bilimsel hem de deneyimsel perspektiften ele alıyoruz.

    Ece Hanım, mizaç, kişilik ve karakter arasındaki farkları ve mizaç temelli eğitimin nasıl uygulandığını bizimle paylaşıyor. Ayrıca Enneagram sistemine dayanan 9 farklı mizaç tipine yönelik temel bilgiler ile kendinizi ve çocuğunuzu daha iyi anlamak için ipuçları veriyor.

    Bu bölümde konuştuklarımız arasında:
    * Mizaç testi ve Enneagram sistemiyle bireyselleştirilmiş eğitim nasıl mümkün olabilir?
    * Çocukların doğal yeteneklerini desteklemek ve güçlü yönlerini geliştirmek neden önemli?
    * Akademik başarı mı, mutluluk mu: Eğitimde asıl hedef ne olmalı?

    Çocuğunuzun mizacını ve dolayısıyla potansiyelini daha iyi anlamak ve onu desteklemek istiyorsanız, bu bölümü kaçırmayın! Çünkü sadece bir eğitim modeli değil, aynı zamanda yaşam boyu bir rehberliği konuşuyoruz.

     

    Künye: 
    Mekan/ Kayıt Destekçisi: Postane İstanbul 
    Fotoğraf: Gözde Kumru Uçak 
    Logo/ Kapak Tasarım: Alper Balkanlı

    Proje ve işbirlikleri için: [email protected] veya Instagram/evrimsumer

    Support the show: https://linktr.ee/evrimsumer

  •  

    Aylin Çalışkan, "Aylin Anne" ile DEHB, yani Dikkat Eksikliği, Hiperaktivite ve Dürtüsellik sohbetimiz bu bölümle sonlanıyor.
     
     Bu kısmın başlıkları arasında; 

    -          DEHB'li birey kendisinin farkında mıdır, 

    -          Tedavisi nasıl yürür, 

    -          Psikiyatri-aile-terapist üçgeninde işbirliği, 

    -          Beslenme-uyku-rutin ve ev işlerine dahil olmanın önemi, 

    -          Tedavi edilmemiş DEHB nelere sebep olur, 

    -          DEHB suça ve madde bağımlılığına yatkınlık yaratır mı, ve 

    -          Tanısı yetişkinlikte konanlar, var.
     
     Aylin Çalışkan'a www.instagram.com/aylinanne/ ve www.instagram.com/aylinanneakademi/ adreslerinden ulaşabilirsiniz. 
     
    İşbirlikleri için: LayluveBen @ gmail.com
     
     




    Support the show: https://linktr.ee/evrimsumer

  •  

    Bu bölümde konuğum Aylin Çalışkan, nam-ı diğer, Aylin Anne. Rehber öğretmen, blogger, yazar ve sosyal medya fenomeni. Uzun yıllar özel eğitimde ve okullarda rehber öğretmen olarak çalıştıktan sonra emekli oldu. Devlette görevli olduğu senelerde binlerce çocuk tanıma fırsatı buldu. Şimdi yoğun bir şekilde Dikkat Eksikliği, Hiperaktivite ve Dürtüsellik üzerine çalışıyor.

    Çocukların yaklaşık yüzde 3 ila 5'inde görülen DEHB, erkek çocuklarda daha yaygın. Bu, ortalama bir ilkokul sınıfında en az bir DEHB'li çocuk olduğu anlamına geliyor ki, bu göz ardı edilemeyecek bir oran! Neyse ki, doğru teşhis ve tedavi ile DEHB’li çocuklar, gayet sıradan ve sağlıklı bir yaşam sürebiliyorlar.

    Peki, DEHB’ye ne sebep olur? Beyindeki göstergeleri nelerdir? Çocuğunuzda hangi davranışlar görülürse bir uzmana başvurmanız gerekir? DEHB genetik midir? Teşhis ve tedavi sürecini kimler yönetir? Pandemi sonrası DEHB teşhislerinde bir artış var mı? Tüm bu soruları ve daha fazlasını Aylin Çalışkan ile derinlemesine konuştuk.

    İki bölümde yayınlayacağım bu sohbetin birinci kısmından kısa bir özet yapmam gerekirse; eskiden “ayy ne yaramaz çocuk” denen bireylerin büyük ihtimalle DEHB’li olduklarını öğrendik. Ayrıca, çok ilginç bir bilgi daha; bir evde DEHB’li bir çocuk varsa, büyük ihtimalle DEHB'li bir yetişkin de bulunuyor!


     

    Support the show: https://linktr.ee/evrimsumer

  •  

    Ertuğrul Özkök gibi birini dede olarak hayal etmek oldukça ilginç. Hayata kutunun dışından bakması ve yaşaması, engin medya deneyimi ve sonsuz merakı ile sıra dışı bir dede profilidir kesin diye düşünüyordum.

    Sonunda geçen hafta merakımın ötesine geçip aradım ve Postane İstanbul’da kayda girdik. Ortaya, medya dünyasının tanıdık yüzü Özkök’ün hiç tanımadığımız dedeliği ve babalığı hakkında son derece içten bir sohbet çıktı. 

    Onun gibi güçlü bir medya karakterinin, dedeliğe tevazu ile bakması; kendi anne babasına ve kızına dair babalık deneyimlerini anlatması bir ilk. Hem kişisel hem de toplumsal perspektiflerle dolu bir bölüm oldu.

    Magazine geçip, “En büyük pişmanlığı neydi”, “Kızı üzülmesin diye ne yapıyor”, “Büyüklerin hayat tecrübesi destek mi, köstek mi” benzeri “gel gel”lere hiç girmeden, torununun tabiriyle bu süper dedeyi yargısızca dinlemeye davet ediyorum sizi.


    Support the show: https://linktr.ee/evrimsumer

  •  

    Laylu ve Ben'in bu bölümünde, edebiyat dünyasının kalbinden gelen bir isimle kulaklarınızdayım: Deniz Yüce Başarır! 

    Yazarlık, yayın yönetmenliği, editörlük ve sesli kitap okumak gibi birçok alanda iz bırakan Deniz, son yıllarda “Ben Okurum” podcast’iyle de kalplerimizi fethetmeye devam ediyor. 

     

    Konuğumla bugün “Boş Yuva / Empty Nest” sendromunu konuştuk. 
    Henüz çocukları bu yaşa gelmemiş olanlar için kısaca belirtelim: Boş Yuva sendromu, çocukların evden ayrılması sonrası ebeveynlerin yaşadığı psikolojik değişimleri ifade ediyor. Bu durum, çocukları üniversite çağında ya da daha ileri yaşlarda evden ayrılan ebeveynler için geçerli.

     

    Deniz, edebiyatçı bir anne. Hem kızlarının iki yıldır yurt dışında okuması hem de engin bilgisiyle benim için gerçek bir hediye. Anlayacağınız, bu bölümde Boş Yuva’nın sadece psikolojik boyutunu ele almakla kalmadık, edebiyatın derin sularına da daldık. 

    Deniz, “Bence Boş Yuva da bir tür yas dönemi. Ev boşalıp kendimizle baş başa kaldığımızda ya geçmişte kendimize yaptığımız yatırımların semeresini alacağız ya da yapmadıklarımızın ceremesini çekeceğiz,” diyor.

     

    Bu bölümün Ben Okurum Podcast tabiri ile “esas kızı” ise Elena Ferrante’nin “Karanlık Kız” adlı eseri. Deniz’in, “tam bir boş yuva hikayesi” olarak tanımladığı bu kitabın bir de filmi var. Sohbette sadece Ferrante ile sınırlı kalmadık; edebiyatta anne babaların yokluğundan büyüme hikayelerine de uzandık. 

     

    Deniz Yüce Başarır’ın her cümlesinde ayrı bir derinlik bulacak, bölümü bitirdiğinizde sağlam bir okuma listesine sahip olacaksınız.


    Dinleyin, paylaşın, birlikte keşfedelim!

    Support the show: https://linktr.ee/evrimsumer

  •  

    Merhaba sevgili dinleyiciler! 

    Postane İstanbul'da keydettiğimiz bu bölümde, iki çocuk ve iki ebeveyn olarak şiddetsiz iletişim yolculuğuna çıkıyoruz. Bir önceki sezonda Şiddetsiz İletişim konulu bir bölüm kaydettiğimiz Gizem Alav Şapçı ile çemberimizi genişletiyoruz; bu sefer onun oğlu Güneş Şapçı ve kızım Leyla Smyrna Cabas mikrofondalar!


    En çok hangi başlıklarda zorlanıyorsunuz sorusuna, “Arkadaşlar arasında akran zorbalığı, ebeveynlerden çocuklara yönelik olarak ise ekran zorbalığı var” diyorlar.


    13 yaşındaki Güneş ve 14 yaşındaki Leyla ile bu bölümde, güç mücadelesi olarak dalga geçmenin, arkadaşlık ilişkilerinde sınır çizmenin, objektif kalmaya çalışırken taraf tutuyor gibi algılanma endişesinin, yetişkinlerin tartışmasının onlara ne hissettirdiğini ve negatif duyguları anlamanın önemini konuşuyoruz. 
    Akran zorbalığının zirvelerde gezdiği bu yaşlar için, “Empatiyle dinlersek o duyguyu çevirebiliriz” diyor Güneş.

     

    Güneş de, Leyla da ekranlarla dolu bu yeni dünyada özgürlükleri kısıtlanmadan yaşamak istiyorlar. Onlar, ekran sadece sosyal ağlardan ibaret değil derken, biz ebeveynler bu konudaki çaresizliğimizde hemfikiriz. 

     

    Çocuklar duyulmak ve anlaşılmak istiyor. Talep etmek, buyurmak yerine seçenek sunulmasını istiyorlar. Söylemesi çok kolay, uygulaması değil! Okul bahsi açıldığında ise tüm öğretmen ve eğitimcilerin şiddetsiz iletişim öğrenmesi gerek diyorlar. Destekliyoruz! 

     

    Yılın en sıcak günlerinden birinde eriyerek kaydettiğimiz bu sohbet, çocuklarımızın duygularını anlamak adına harika bir fırsat. Dinlerken hem eğlenecek hem de yeni bakış açıları kazanacaksınız. 

     

    Dinleyin, paylaşın ve birlikte anlayalım!

     

    Support the show: https://linktr.ee/evrimsumer

  • Laylu ve Ben Podcast'in bu bölümünde, Bekar Anneler Derneği'nin kurucusu Serap Yelkenci ile ufuk açıcı ve neşeli bir sohbet gerçekleştirdik. 

    Bekar anneler artık seslerini daha güçlü duyuracakları bir platforma sahip. uzun zamandır aktif olan Bekar Anneler topluluğu, bu sene itibarıyla artık resmen dernekleşti. Derneğin amacı, toplumda bekar anne kavramının tanınmasını  ve bu konunun acilen hem iş dünyasında hem de devlet politikalarında yer almasını sağlamak.

    Yelkenci'nin vurguladığı gibi, bekar annelerin hakları ve ihtiyaçları CEO'ların masasında birinci öncelik olmalı. Zira 3,5 milyonluk bir grubu oluşturan bekar anneler için işveren markalarının bu konuda sorumluluk alarak özel politikalar geliştirmesi, modern ve adil bir toplumun en elzem gerekliliklerinden.

    "Annelik kutsaldır" söyleminin aslında babalar tarafından annelere atılmış bir kazık olduğunu söyleyen Yelkenci'nin açıklamaları, bekar anneler ve toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine zihin açıcı.

    Support the show: https://linktr.ee/evrimsumer

  •  

    Merhaba! Laylu ve Ben'in yeni bölümünde konumuz Şiddetsiz İletişim. Konuğum ise Şiddetsiz İletişim Uzmanı, Eğitmen ve Çevirmen Gizem Alav Şapçı. 

     

    Bu bölümün tanıtımını defalarca yazdım, sildim, uzattım, kısalttım; sonunda hiçbirini yazmamaya, sizi kendi özetinizi çıkarmaya davet etmeye karar verdim.

     

    Gizem, derin ve engin bilgisi, insanı dinlendiren sakin konuşması ile anlattıklarını kalbime kazıdı. Sohbet başlıkları o kadar zengin ki, bir kere değil, on kere dinlenmeyi hak ediyor.

     

    Laylu ve Ben’de en uzun bölümü paylaşmış olabilirim. Ama inanın bana, nasıl bittiğini anlamayacaksınız bile!

     

    Şiddetsiz İletişim hakkında daha fazla bilgi ve iletişim için: 

    Instagram: aileicisefkat

    Web: linktr.ee/gizemalav ve www.siddetsiziletisimkitapligi.com

     

     

    Support the show: https://linktr.ee/evrimsumer

  • Merhaba ve hoş geldiniz! Ben Evrim Sümer. Laylu ve Ben’de bugün sizleri, 20 yıldır Türkiye'de yaşayan bir Fransız olan Charlotte Codron ile tanıştırmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Charlotte, Türkiye'ye öğretmenlik için gelmiş ve bir sene, bir sene daha derken tam 20 yıl geçmiş. İki çocuğunu da burada doğurmuş ve büyütmüş. 

     

    Charlotte, dünyada öncü olan sivil toplum kuruluşu La Leche League'in akran desteği modeliyle, annelerin emzirme ve süt paylaşımı konusunda birbirlerine nasıl yardımcı olabileceğinin hem örneği hem de eğiticisi. Dünya genelinde 10 bin gönüllüsü olan bu organizasyonun Türkiye temsilcisi ve lideri. 

     

    Türkiye, emzirme konusunda hiç fena değil, hatta sayı oldukça yüksek: Yeni doğan bebeklerin %98'i anne sütü ile tanışıyor. Ancak, ilk altı ayın tamamında sadece anne sütü alan bebeklerin sayısı ise %14’e düşüyor ki, pek de iyi bir rakam değil. Bunun en önemli sebebinin, emzirmek isteyen annelerin yeterli destek ve bilgiye ulaşamaması olduğunu düşünüyor.

     

    Konu, çalışırken emziren annelere gelince, Charlotte bir bebeğin anne sütüne ulaşmasının toplumsal bir sorumluluk olduğunun altını çiziyor. Öte yandan, emzirmek istemeyen kadınlara önyargısız yaklaşmak gerektiğinin de önemli bir savunucusu. 

     

    Mama mı, anne sütü mü dediğimde birçok kişinin ilk defa duyacağına emin olduğum Uluslararası Mama Kodu’ndan girip anne sütü ve mamanın karşılaştırmasından çıkıyor. Mama alan bebeklerin IQ’su düşük olur mu, anne sütü almayan bebekler obez olur mu sorularının hepsine cevap veriyor.

     

    Charlotte'un Türkiye'de en şaşırdığı ve hoşuna giden şeylerden biri, sütanneliğin çok kabul görmesi. Avrupa'da çok yaygın olan süt bankaları ise, Türkiye'de dini sebeplerle tercih edilmezken, Kuveyt ve Suudi Arabistan'da bu konuda denemeler başladığını anlatıyor.

    Peki, hiç emzirmemiş, hatta çocuğu olmamış veya emzirmeyi bırakmış bir kadının süt verebileceğini biliyor muydunuz? Afet bölgesi ülkemizin gerçeklerini ve afet sonrası ihtiyaçlarını konuşurken öğrendim ben bunu. 

     

    Özetle, kamu spotu kıvamındaki bu bölümde emzirmeye dair doğru bilinen yanlışları, süt üretimi ile ilgili ipuçlarını, emzirmek istemeyen kadınlara nasıl destek olunması gerektiğini ve  fazlasını konuştuk.

     

    Sorularınız ve daha fazla bilgi için Charlotte Codron'u Instagram'da takip edebilir, La Leche League Türkiye sayfasını ziyaret edebilirsiniz:
    Charlotte Emzirme Sanatı
    https://www.instagram.com/charlotte_emzirme.sanati/?igsh=azU0b2hqdHR6cThw 
    www.lllturkiye.org

    Support the show: https://linktr.ee/evrimsumer

  • Bu bölümde konuğum Evrim Kuran; araştırmacı ve yazar, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine çalışan bir feminist. Onu en çok kuşaklar üzerindeki uzmanlığı sebebiyle tanıyoruz. Bu sohbet de zaten adeta "Kuşaklar 101" bölümü oldu. 

    Evrim,  dilimize pelesenk olmuş "kuşak çatışması" kavramını sorguluyor ve çatışmadan kaçınmanın değil, ilişkide bulunan her iki tarafın perspektifini anlamaya odaklanmanın önemini vurguluyor:
    "Çatışma deyip geçmek, öğrenilmiş çaresizlik demek. Çocuğunuzla çatışmaktan kaçınmayın. Çünkü ortada bir ilişki varsa çatışma da olabilir. Ama unutmayın, sofradan uzlaşmadan kalkmak da var bu menüde" diye devam ediyor. 

    O pek beğenmediğimiz Z'lerin aile değerlerinin çok kuvvetli olduğunu duyunca şaşırdım. Güce sahip olanın, "en"lerin sözünün geçtiği Türk toplumunun aslında feminen olduğunu öğrenince içten içe mutlu oldum. Çocuklarımızı fazlaca korurken, yılmazlıklarına engel olduğumuza dair tespiti ise ebeveynliğimizi sorgulatacak kadar değerli.

    Bu sohbette, ergenlikten çocuklarımıza ekonomik, ekolojik ve sosyolojik olarak yıpranmış bir dünya bıraktığımız gerçeğine, değişen değerlere ama değişmeyen bakış açısına ve gençlerini sevmeyen Türkiye'de genç nesli nasıl koruyacağımıza kadar birçok başlığa değindik. Ama  yine de, bu bölüm bana bir şey katmadı derseniz, o zaman iki kulağınızdaki iki Evrim’in arasında dilek tutabilirsiniz.


    Künye: 
    Mekan/ Kayıt Destekçisi: Postane İstanbul 
    Fotoğraf: Gözde Kumru Uçak 
    Logo/ Kapak Tasarım: Alper Balkanlı

    Proje ve işbirlikleri için: [email protected] veya Instagram/evrimsumer

    Support the show: https://linktr.ee/evrimsumer

  •  

    Bu bölümde konuğum, profesyonel turist rehberi, turizmci, yazar ve Kulak Uleması’nın yaratıcısı podcaster Hilmi Çalış.

    Peki konumuz ne; çocuklarla birlikte yapabileceğiniz keyifli kültür gezileri. Odağımız ise tarihi, coğrafi ve arkeolojik açıdan bir ziyafet sofrası olan Türkiye. 


    Başlangıçta amacımız "Çocuklarla Görülmesi Gereken En Güzel Yerler" gibi bir rehber hazırlamaktı. Ancak ikimiz de o kadar çok konuştuk ve konuyu dağıttık ki, asıl hedefimize tam olarak sadık kalamadık. Ancak merak etmeyin, bu, boş bir sohbet olmadı! İçerisinde onlarca gezi noktasını barındıran, dinleyenlere ilham verecek bir bölüm haline geldi.


    Hilmi Çalış’a Instagram hesabı @RehberHilmiBey üzerinden veya Kulak Uleması podcast'inden ulaşabilirsiniz.

    Kitabını da okuyalım derseniz, ismi, “Gizli Miras İstanbul - Eski Yarımadanın Bilinmeyen Hikayeleri.”

    Support the show: https://linktr.ee/evrimsumer

  •  

    Nazan Kabatepe, yurt dışında üniversite eğitimi alma yolculuğunu hem öğrenci hem de aileler için kolaylaştıran bir uzman. 

     

    Türkiye'deki yurt dışı üniversite danışmanlığının öncüsü olan Kabatepe, bu bölümde doğru danışmanın nasıl bulunacağını ve lise başlangıcından itibaren seçimlerin önemini anlatırken şunu asla unutmamamızı öğütlüyor: “Gerçek başarı okuldan çok hayattadır, bunu unutmayın!”

     

    Sohbetimiz boyunca Kabatepe, size doğruları söyleyecek bir danışmanla çalışmanın önemini vurguladı. Sadece duymak istediklerinizi değil, gerçekleri söyleyen bir rehberin değerini üzerine basa basa anlattı.

     

    IB ve AP gibi programlar/sınavlar arasında doğru seçim yapmanın yanı sıra, müfredat dışı etkinliklerin değerini ve okullardaki danışmanlık ofislerinin rolünü de konuştuk. Nazan hanımın tabiriyle, okuldaki danışman, çocuğun avukatı ve son sözü söyleyecek kişi.

     

    40 seneye yakındır bu işi yapan Nazan hanıma “mesleğin piri” demem boşuna değil. Kabatepe, bu bölümde sadece üniversite seçimi ve başvurulara yönelik pratik ipuçları vermekle kalmadı, bu meslekte başarılı olmanın sırlarını da paylaştı. 

    Support the show: https://linktr.ee/evrimsumer

  • Send us a text


    Laylu ve Ben Podcast'in son bölümünde, sizi ayrılık, boşanma ve karma aile dinamiklerinin içine çeken bir konuğum var: Klinik Psikolog Neriman Koç. 


    Konuştuğumuz başlıklar arasında ayrılık/boşanma, ebeveynin hayatına giren yeni partnerler, eski eşler, ve benim özellikle sevdiğim "Patchwork Family" kavramı var.


    Neriman Koç'un şu ifadesi bence yol haritasının en değerli ilk adımı: "Her çocuk ayrılıktan kendine pay biçer. Önemli olan, bunu ona nasıl ve ne şekilde açıkladığınızdır.” 

    Bu bölümde, ayrılığın TDK tanımından başlayıp en yaygın yapılan hatalara, doğru bilinen yanlışlara ve büyük aile olmanın inceliklerine kadar uzanan derinlikli bir sohbet dinleyeceksiniz.


    Bu bölümün, ilişkilerinde, ailelerinde veya çevrelerinde benzer durumlarla karşılaşan herkese ışık tutacak bir rehber olacağını umuyorum.

     

    Künye: 
    Mekan/ Kayıt Destekçisi: Postane İstanbul 
    Fotoğraf: Gözde Kumru Uçak 
    Logo/ Kapak Tasarım: Alper Balkanlı

    Proje ve işbirlikleri için: [email protected] veya Instagram/evrimsumer

    Support the show: https://linktr.ee/evrimsumer

  • Send us a text

    Merhaba! Yine mayınlı sularda yüzdüğüm bir konuyla karşınızdayım. Bu bölümde konuğum, ebeveyn koçu" Elif Garipağaoğlu, sosyal medyadan tanıdığınız adıyla, "Elfservis.”


    Neden zorlu sular; çünkü "koç" kelimesini duyan birçok kişinin, özellikle de konuyla ilgili uzun yıllar eğitim almış profesyonellerin, çoğunlukla rahatsız olması. Ebeveyn koçluğu da genellikle doğrudan psikologlar ve pedagoglar arasında bir tartışma konusu.


    Uzun süredir Instagram'da takip ettiğim ve paylaşımlarını çok beğendiğim biri Elif Garipağaoğlu. Samimi üslubu, uzlaşmacı yaklaşımı ve önerilerinin gerçekten uygulanabilir olması beni hızla hayranları arasına kattı. Ve bu yayınla hem onu hem de bu iş kolunu daha iyi tanımak, size de anlatmak istedim.


    Sohbetin gidişatında göreceksiniz ki, ebeveyn koçluğu, doğru eğitimi almışsanız ve sınırlarınızı, Elif'in ifadesiyle "haddinizi" biliyorsanız son derece faydalı bir meslek. Üstelik, sadece psikologlar ve terapistlerle yakın bir ilişki içinde çalışmakla kalmıyor, aynı zamanda bu meslekten danışanları da var.


    Elif Garipağaoğlu ile küçük çocukluktan ergenliğe, ona en çok danışılan konulara, babaların süreçlere katılmasının önemine ve kendi anneliği üzerine geniş bir konu yelpazesinde sohbet ettik.


    "Deneye yamula ebeveynlik" başlığı nereden geliyor derseniz; kendi ebeveynlik deneyiminden ilham alarak seçtiği bir isim. Ki sadece bu bile içtenliğinin, ayaklarının yere sağlam bastığının yansımasıdır benim için.


    Elif Garipağaoğlu Instagram: @Elfservis


    Bana Instagram’da LayluveBen profilimden veya LayluveBen @ gmail.com mail adresimden ulaşabilirsiniz.

    Support the show: https://linktr.ee/evrimsumer