Bölümler

  • Kristof Kolomb'un önüne Amerika'yı çıkaran kader, karşıma seni çıkardı.
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    11.4.1964 Saat 01

    Kalbimi kelimelerle doldurdum. Mektuplarım onun için parmaklarını yakıyor. Dudaklarını da yakacak. Dudaklarını ve bütün varlığını. Ben pervane değil, ateşim. Kıskanıyorum kelimeleri. Birer kelebek gibi sana uçuyorlar. Kelimeler senin kokunla sarhoş. Saçlarını okşayan rüzgârı kıskanıyorum. Tenine sarılan entarini kıskanıyorum. Saçlarında dolaşan tarağı kıskanıyorum. Anlıyor musun? Aynanı kıskanıyorum. Yatağını kıskanıyorum. Yılları kıskanıyorum. Kimsin sen?

    Kadın veya serap. Tanrıyı kıskanıyorum: seni beraber yarattık. O başladı, ben tamamladım. Sevmek yaratmak demektir. Pigmalyon'un biçim verdiği heykel canlanacak mı? Kimsin sen? Azabım veya saadetim. Yahut hem azabım hem de saadetim. Pigmalyon'un yaptığı heykel canlanmış. Damarlarında kanımın dolaşmasını istiyorum, kanımın ve aşkımın. O zaman granit de olsan canlanırsın, balçık da olsan. Canlanmazsan kırarım seni! Yeniden biçim vermek için belki. Ama dış biçiminde kusur yok...

    Bu mektupları masal sanıyorsan aldanıyorsun. Kalemi aleve batırıyorum, gönlümün alevine. Ve sen yanardağ ile oynayan bir çılgınsın. Kırık bir sazda senfoni çalmak! Sevilen ses sazların en güzelidir. Kristof Kolomb'un önüne Amerika'yı çıkaran kader, karşıma seni çıkardı. Seni yani cehennemi. Ben herhangi bir insan değilim. Istırapta sonsuzluğa varmış ve susuzluktan dudakları çatlamış bir garip yolcu.

    Binbir gece, on binbir gece... Sana her gün yeni bir şarkı besteleyebilirim. Kaf Dağı'nın ardındaki bahçelerden hiçbir fâninin koklamadığı çiçekleri, hiçbir elin uzanmadığı meyveleri getirebilirim... Çiçek de, meyve de palavra. Seni boşluktan kurtarabilirim.

    Yolcu boş bir evin kapısını mı çalıyordu? Neden bu kapıyı seçmişti? Evin pencerelerinde ışık yoktu... Aşk İspanyol kervansaraylarına benzermiş. Onda kendi getirdiğimizi bulurmuşuz. Ben Ekvator'un güneşini, Akdeniz'in gecelerini, denizin sonsuzluğunu ve 18 yaşımın heyecanlarını getirdim bu kervansaraya. Kapıyı açacak mısın?

    Saat 1.30. Bu mektup belki de pencerene konan son güvercin. Gerçek incilerle Hollanda taşlarını ayıramıyor musun birbirinden? Gerçek inciler ummandan çıkar. Benim gönlüm uçsuz bucaksız bir ummandır. Orada incileşen sensin. Hayat tesadüfün eseri, protoplazma tesadüf. Kader Kristof Kolomb'un karşısına Amerika'yı çıkarır. Dante'nin cehenneminde en korkunç azaplar, bahtiyar olabilirken olamayanları bekliyor. Bunu sana daha evvel söylemiştim. Bu gece yine uykusuzum. Yine kulaklarımda sen varsın, etimde sen varsın. Seni olduğun gibi kabul etmek! Tanımıyorum ki. Bir saatte dört mevsim. Toprak bile almadan vermez. Harikulade bir romanı beraber yazabiliriz. Yazabilmek ne kelime! Yaşıyabiliriz. Roman başladı mı? Bir dakika kendin ol. Bir dakika cemiyetten sıyrıl,, ezberlediklerini unut. Bırak varlığını. Bir rüyaya bırakır gibi bırak. Aşkın bir oyun olduğunu kabul etmiyorum. Aşk bir teslimiyettir, bir eriyiştir. Yeniden doğmak için uyanıştır. Aşkın bütün sırrı iki kelimede: varlığından soyunmak. Aşk için ya hep vardır, ya hiç. Sen hep misin, hiç misin? Bu iş ters başladı. Belki anlamadığın ve anlamayacağın bir dili konuşuyorum. Bu dili anlayan kaldı mı ki?
    ...

    18.4.1964 Saat 1.30

    https://twitter.com/MuhammetKalemm #CemilMeriç #Jurnal #Seslendirme

  • Aşk şüphe etmez. Aşk kıskanmaz. Aşk iğrenmez. Aşk çirkin bulmaz. Aşk küçümsemez. Aşk bencilliğin, kendini sevgiliden daha üstün görmenin, buhranın ve kötümserliğin tam zıddıdır. Aşk istemez, yalnız verir.
    ~
    • Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    Şimdi, nerede buhran varsa orada gerçek aşk yok, aşk olmaya tırmanan ve zirveye varamadığı için, eteklerde kendini hırpalayan ve yarı yolda parçalanan takatsiz ve yetersiz bir güdük ihtiras vardır.

    Aşk (daima gerçeğinden, halisinden, sahicisinden bahsediyorum) kendi kendimizle de, sevgilimizle de mücadeleye imkan vermez. Aşk inanmanın şiiridir. Aşk şüphe etmez. Aşk kıskanmaz. Aşk iğrenmez. Aşk çirkin bulmaz. Aşk küçümsemez. Aşk bencilliğin, kendini sevgiliden daha üstün görmenin, buhranın ve kötümserliğin tam zıddıdır. Aşk istemez, yalnız verir.

    Kısacası aşk bir mücadele değil, ähenktir. El ve eldiven gibi birbirine geçmiş iki kalbin tam uygunluğudur. El ve eldiven gibi de değil, el ve derisi gibi. Beraber kımıldar ve yanar. Can yakıcı değil, lâz baygınlıkları verici bir ateş. Aşk iki saz arasında bir düodur. Bazan, icra sırasında, sazlar- dan birinin akordu düşebilir. O zaman, çalınan parçanın hareketi sona erinceye kadar, parmakların bu akortsuzluğu telafi edecek bir virtüözlük hüneri göstermesi lazımdır. Aşk siteme bile tahammül etmez. Son derece nazik hatırlatmalar yeter de artar bile.

    Aşk bunun için ilâhîdir. Üst tarafı, argonun "âşıklık" dediği aşk stajlarıdır ki, birçoklarımızın ömrü bu acemice denemelerle geçer. Buhranlarımızın tek çaresi yeter derecede sevmektir, sayın bay okuyucu.

    Metin: Peyami Safa

    ~
    Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
    Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    https://facebook.com/muhammetkalemm
    https://instagram.com/MuhammetKalemm
    https://twitter.com/MuhammetKalemm #PeyamiSafa #Aşk

  • Eksik bölüm mü var?

    Akışı yenilemek için buraya tıklayın.

  • Karagözlüm, kavuşmayı beklerken,
    Ayrılığın vakti geldi, duydun mu?

    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    Karagözlüm, kavuşmayı beklerken,
    Ayrılığın vakti geldi, duydun mu?
    Beraberce diktiğimiz çiçekler
    Açılmadan önce soldu, duydun mu?

    İçimde acıdan ırmaklar çağlar;
    Gözlerim yaş dolu, gönlüm kan ağlar.
    Tatlı hatıralar, sıcak sevdalar
    Hakikatsiz rüya oldu, duydun mu?

    Kara talih ile olunmaz yarış;
    Eğer küskün isen gitmeden barış
    Belki son ayrılık, belki son görüş
    Kavlimiz yarıda kaldı, duydun mu?

    Çok olur dağların karı-kıcısı,
    Böyle imiş alnımızın yazısı
    Bu mevsimsiz ayrılığın acısı...
    Ok vurdu sinemi deldi, duydun mu?

    KARAKOÇ’um, kalbim yara, dilim lâl...
    Ömrümün ufkunu sardı bir melâl
    Beslediğim umut, kurduğum hayal
    İçime ateşler saldı, duydun mu?

    Şiir: Abdurrahim Karakoç
    Müzik: Toprak- Bağlama
    Görsel yapay zeka tarafından oluşturuldu.
    ~
    Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
    Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    https://facebook.com/muhammetkalemm
    https://instagram.com/MuhammetKalemm
    https://twitter.com/MuhammetKalemm #AbdurrahimKarakoç #DuydunMu #Şiir

  • gülümseyerek öleceğiz
    ayrı ayrı yerlerde
    birlikte
    ikimiz
    ~
    • Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~

    ağrıyoruz
    kaslarımızdan ve damarlarımızdan
    göz kapaklarımıza kadar
    seğirmelere ve acıya kesilsek de komple
    korkma!
    õlene dek yaşayacağız sevgilim
    yaşayacağız ölene dek
    sonunu bile bile
    mahcup küfürler savuracağız bizi ayıran kadere
    kurduğumuz her hayal elimizde patlayacak
    Spinoza'cı bir tevekkülle kabulleneceğiz çaresiz

    isyan gençlere mahsus
    itiraz yaşılara
    biz ikimiz
    kader çarkının tam ortasında
    birbirine doyamamış iki kadersiz
    gülümseyeceğiz istemsiz
    başka ne yapabiliriz
    gülümseyerek öleceğiz
    ayrı ayrı yerlerde
    birlikte
    ikimiz

    Şiir: Ali Lidar
    Müzik: Tövbeler Olsun Dizi Müziği

    ~
    Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
    Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    https://facebook.com/muhammetkalemm
    https://instagram.com/MuhammetKalemm
    https://twitter.com/MuhammetKalemm #AliLidar #Şiir

  • kimi sevsem sensin / hayret
    in misin cin misin anlamıyorum
    ~
    • Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    kimi sevsem sensin / hayret
    sevgi hepsini nasıl değiştiriyor
    gözleri maviyken yaprak yeşili
    senin sesinle konuşuyor elbet
    yarım bakışları o kadar tehlikeli
    senin sigaranı senin gibi içiyor
    kimi sevsem sensin / hayret
    senden nedense vazgeçilemiyor

    her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet
    sarışın başladığım esmer bitiyor
    anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli
    dudakları keskin kırmızı jilet
    bir belaya çattık / nasıl bitirmeli
    gitar kımıldadı mı zaman deliniyor
    kimi sevsem sensin / hayret
    kapıların kapalı girilemiyor

    kimi sevsem sensin / senden ibaret
    hepsini senin adınla çağırıyorum
    arkamdan şımarık gülüşüyorlar
    getirdikleri yağmur / sende unuttuğum
    hani o sımsıcak iri çekirdekli
    senin gibi vahşi öpüşüyorlar
    kimi sevsem sensin / hayret
    in misin cin misin anlamıyorum

    Şiir: Atilla İlhan
    Müzik: Volkan Gümüşlü/ Girdim Yarin Bahçesine https://youtu.be/Yrxhyo44TDs?feature=shared
    Görsel bu şiir için yapay zekada oluşturuldu.
    ~
    Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
    Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    https://facebook.com/muhammetkalemm
    https://instagram.com/MuhammetKalemm
    https://twitter.com/MuhammetKalemm #Atillaİlhan #KimiSevsemSensin #Şiir

  • Medeniyyet denilen maskara mahlûku görün:
    Tükürün maskeli vicdânına asrın, tükürün!
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    Gitme ey yolcu, berâber oturup ağlaşalım:
    Elemim bir yüreğin kârı değil, paylaşalım:
    Ne yapıp ye’simi kahreyleyeyim, bilmem ki?
    Öyle dehşetli muhîtimde dönen mâtem ki!..
    Ah! Karşımda vatan nâmına bir kabristan
    Yatıyor şimdi... Nasıl yerlere geçmez insan?
    Şu mezarlar ki uzanmış gidiyor, ey yolcu,
    Nereden başladı yükselmeye, bak, nerde ucu!
    Bu ne hicrân-ı müebbed, bu ne hüsrân-ı mübîn...
    Ezilir rûh-i semâ, parçalanır kalb-i zemin!
    Azıcık kurcala toprakları, seyret ne çıkar:
    Dipçik altında ezilmiş, paralanmış kafalar!
    Bereden reng-i hüviyyetleri uçmuş yüzler!
    Kim bilir hangi şenâatle oyulmuş gözler!
    “Medeniyyet” denilen vahşete lâ’netler eder.
    Nice yekpâre kesilmiş de sırıtmış dişler!
    Süngülenmiş, kanı donmuş, nice binlerle beden!
    Nice başlar, nice kollar ki cüdâ cisminden!
    Beşiğinden alınıp parçalanan mahlûkat;
    Sonra, nâmûsuna kurbân edilen bunca hayat!
    Bembeyaz saçları katranlara batmış dedeler!
    Göğsü baltayla kırılmış memesiz vâlideler!
    Teki binlerce kesik gövdeye âid kümeler:
    Saç, kulak, el, çene, parmak... Bütün enkâz-ı beşer!
    Bakalım, yavrusu uğrar mı, deyip, karnından,
    Canavarlar gibi şişlerde kızarmış nice can!
    İşte bunlar o felâket-zedelerdir ki, düşün,
    Kurumuş ot gibi doğrandı bıçaklarla bütün!
    Müslümanlıkları bîçârelerin öyle büyük
    Bir cinâyet ki: Cezâlar ona nisbetle küçük!

    Ey, bu toprakta birer na’ş-ı perîşan bırakıp,
    Yükselen mevkib-i ervâh! Sakın arza bakıp;
    Sanmayın: Şevk-ı şehâdetle coşan bir kan var...
    Bizde leşten daha hissiz, daha kokmuş can var!
    Bakmayın, hem tükürün çehre-i murdârımıza!
    Tükürün: Belki biraz duygu gelir ârımıza!
    Tükürün cebhe-i lâkaydına Şark’ın, tükürün!
    Kuşkulansın, görelim, gayreti halkın, tükürün!
    Tükürün milleti alçakça vuran darbelere!
    Tükürün onlara alkış dağıtan kahbelere!
    Tükürün Ehl-i Salîb’in o hayâsız yüzüne!
    Tükürün onların aslâ güvenilmez sözüne!
    Medeniyyet denilen maskara mahlûku görün:
    Tükürün maskeli vicdânına asrın, tükürün!

    Hele i’lânı zamanında şu mel’un harbin,
    “Bize efkâr-ı umûmiyyesi lâzım Garb’ın;
    O da Allah’ı bırakmakla olur” herzesini,
    Halka îman gibi telkîn ile, dînin sesini
    Susturan aptalın idrâkine bol bol tükürün!..

    Yine hicrân ile çılgınlığım üstümde bugün...
    Bana vahdet gibi bir yâr-ı müsâid lâzım!
    Artık ey yolcu bırak... Ben, yalınız ağlayayım!

    Şiir: Mehmet Akif Ersoy
    Müzik: Erkn Hadımoğlu/ Mavera Dizi Müziği ( Konuşma2)

    Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
    Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    https://facebook.com/muhammetkalemm
    https://instagram.com/MuhammetKalemm
    https://twitter.com/MuhammetKalemm

  • Önünü alamıyorum bu kör gidişlerin yollarda
    Herkes bir yere gidiyor önünü alamıyorum
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    I.

    Önünü alamıyorum bu kör gidişlerin yollarda
    Herkes bir yere gidiyor önünü alamıyorum
    Çaresiz direniyorum bu dönüm noktalarında kimse
    elini uzatmıyor
    Bir gürültülü yaşamağa gidiyor dünya boşalan
    bir deniz gibi
    Bu sesler ormanında kaybolan bir çağ bu.
    Nereye gitsem hep apartmanlar çıkıyor önüme
    Alıp başımı duvarlara çarpıyor bu yollar
    Gidip gelmelerim bu dar sokaklarda
    İnsanların koşup dolduğu bu dar yapılarda
    Bir kısır döngüye girmek için bütün çabalar
    Biz bunun için mi geldik.

    II.

    Kara ağaç gibi bağlıyım katı bir çağ bu
    Her şey bir makine düzenine gidiyor
    - düzen diyorlar beni çağırıyorlar -
    Irmak yatağına sığınıyorum sınırlı bir çağ bu
    Baktığımız her şeyde bir yalan kabuğu
    Bir mercek düzenine bağlanıyor gözlerimiz.

    III.

    Şu zaman çıkmazında alıp beni bir altmış yaşa
    bağlıyorsunuz
    Doğmadan ölüme yöneldik gerisi yok diyenler var
    Sınırlı yıl oyunlarına inananlar var
    Sizin güveniniz bir güneş düzeninde
    Ben mezarların karanlık çağına dayanıyorum
    Bir ağacı büyütüyorum her yerimle
    Bir ağacı uyguluyorum - her şey bir ağaç düzeninde -
    Yerde gökte ve her her yerde
    Dallarında ben ağacın incecik köklerinde
    Boğuluyorum - bağlanıyorum -
    Ben mezarların karanlık çağına dayanıyorum.

    IV.

    Şu dar odanın katı yalnızlığında
    Ve her şeyin çıplaklığında
    Durup bir pencereyi deniyorum
    Gizliliğin dışına çıkıyorum
    Araçların
    İnsanların
    Şehrin ve meydanların ve kalabalığın ve herşeyin
    İçimde yalnız ve yapraksız
    Bir kavak ağacı büyüyor - Çıplak ve göğe doğru -
    Ama küskün ama yalnız ama yapraksız ve uzun
    Bir ağlama duvarı bu.
    Yatak ve yorganın kuru yalnızlığında
    Ve aklın dar yalnızlığında
    Şehrin ve herşeyin
    Ve kalabalığın yorgunluğunda
    Saçların ve parmakların
    Ve gözlerin ve gecenin bu bulanık çağında
    Ve aynaların sığ görünümünde
    Bunalıyorum.

    V.

    Susmanın kalesine sığınıyorum
    Önümde karanlıktan duvarlar
    Sırtımda insan yüklü bir gök var.

    Maraş 1959

    Şiir: Erdem Bayazıt
    Müzik: Kıbrıs Zafere Doğru- Umut Hep Vardır, Seçil Akın
    Görsel yapay zeka tarafından oluşturuldu.
    ~
    Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
    Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    https://facebook.com/muhammetkalemm
    https://instagram.com/MuhammetKalemm
    https://twitter.com/MuhammetKalemm #ErdemBayazıt #KaranlıkDuvarlar #Şiir

  • Nerdesin ey dokuz şavklı yıldızım!
    Sabrın sınırlarına dayandı,
    Çeğen Tepesi’nde geceler..
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    Bir ceviz ağacı, bir duru pınar,
    Ve gökte gümüş bilmeceler...
    Vurur kutlu toprağın bağrında iki yürek,
    Koşan bir atın soluğudur
    Çeğen Tepesi’nde geceler...

    Çeğen Tepesi’nde geceler,
    Uzun, yorgun ve yeniktir...
    Her bayram sabahı uyurken kuşlar,
    Emer hürriyetin parmaklarını bir yılan.
    Kızların parmakları inceciktir...

    Kızların parmakları inceciktir,
    Uzar gider o güzelim saçları;
    Daha söylenmemiş türkülere...
    Gözlerine koyu gölgeler indirmiş,
    Buhara’nın ağaçları...

    Buhara’nın ağaçları,
    Ve göğe dua ağdıran bacalar...
    Nerdesin ey dokuz şavklı yıldızım!
    Sabrın sınırlarına dayandı,
    Çeğen Tepesi’nde geceler..

    Şiir: Dilaver Cebeci
    Müzik: Mehmetçik, Vatan Aşkı- Bayrak
    Görsel: Yapay zeka tarafından oluşturuldu.
    ~
    Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
    Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    https://facebook.com/muhammetkalemm
    https://instagram.com/MuhammetKalemm
    https://twitter.com/MuhammetKalemm #DilaverCebeci #ÇeğenTepesi #Şiir

  • Seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    Ayrılık diye bir şey yok.
    Bu bizim yalanımız.
    Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
    Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?

    Güneş çoktan doğdu.
    Uyanmış olmalısın.
    Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi?
    Öyleyse ayrılmadık.
    Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.

    Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.
    Önce beklemekten.
    Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan.
    İkisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.

    Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar,
    Sonra yürümesini, konuşmasını, büyümesini...
    Zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasını,
    Kanunlara saygı göstermesini,
    İnsanları sevmesini, aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar.

    Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun.
    Ya o? Ya o?
    İnsanlardan dostluk bekliyor, sevgilisinden sadakat,
    Çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor,
    Saadet bekliyor yaşamaktan.

    Zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artık.
    Aradıklarının çoğunu bulamamış,
    Beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak
    Göçüp gidiyor bu dünyadan.

    İşte yaşamak maceramız bu.
    Yaşarken beklemek, beklerken yaşamak
    Ve yaşayıp beklerken ölmek!

    Özleme bir diyeceğim yok.
    O kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası.
    O nefes alışı sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı.
    O tek güzel yönü bekleyişlerimizin.

    İnsanlığımız özleyişlerimizle alımlı,
    Yaşantımız özlemlerle güzel.
    Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin.
    Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem.
    Bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz.

    Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;
    Seni özlediğim içindir.
    Beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni;
    Seni özlediğim içindir.
    Yaşıyorsam; içimde umut varsa,
    Yine seni özlediğim içindir.

    Seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!

    Müzik: Volkan Gümüşlü: https://www.youtube.com/watch?v=iQT1n4D9BXw


    ~
    Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
    Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    https://facebook.com/muhammetkalemm
    https://instagram.com/MuhammetKalemm
    https://twitter.com/MuhammetKalemm

  • ey en güzel görüntüsü çiçeklere dökülen bir çavlanın
    aşkım, sonsuzum, bu dünyada ne var ne yok senindir

    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~

    özenle soyduğum şu elma söyle şimdi kimindir
    özenle ne yapıyorsam bilirsin artık senindir

    suya giden bir adam mesela omzunu eğri tutsa
    güneş, su ve adamın omzundaki eğrilik senindir

    ayağa kalkarsın, adına uygunsun ve haklısın
    kararan dünya bildiğin gibi sık sık senindir

    kararan dünya yeni bir güle bir ateş parçasıdır
    bir ateş parçasından arta kalan soylu karanlık senindir

    bir deneyli geçmişi aldın geldin yeniyi güzel boyadın
    ben bilirim sen de bil ilk aydınlık senindir

    benim sevdiğim su senin suyunun öz kardeşidir
    senin soyunun bıraktığı güçler artık senindir

    çünkü bir silah gibi tutarsın tuttuğun her şeyi
    her yeri bir uyarma diye tutan ıslık senindir

    senindir ey sonsuzveren ne varsa hayat gibi
    tutma soluğunu, genişle, öz ve kabuk senindir

    ey en güzel görüntüsü çiçeklere dökülen bir çavlanın
    aşkım, sonsuzum, bu dünyada ne var ne yok senindir

    Şiir: Turgut Uyar
    Müzik: Yedi Güzel Adam, Mutluluk
    ~
    Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
    Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    https://facebook.com/muhammetkalemm
    https://instagram.com/MuhammetKalemm
    https://twitter.com/MuhammetKalemm #TurgutUyar #ÇoklukSenindir #Şiir

  • " Bir şu’lesi var ki şem’-i cânın
    Fânûsuna sığmaz âsumânın"
    Şeyh Galib

    Aylardan Haziran sana varmak istiyorum
    Kanatlarım açıp sana uçmak istiyorum
    Mahcubiyetler ile prangalı ayaklarım
    Ben sana gelmek istiyorum, gelemiyorum

    Leylekler ta üç Şubat'ta göçtü bizim ile
    Balkonuma bir kuş yuvasını yaptı bile
    Gel sevdiğim buraları geçelim seninle
    Her lahza gelmek istiyorum, gelemiyorum

    Karakoç "Yollar kısalır, aşk gelince" diyor
    Gönül baktığım her şeyde seni gösteriyor
    Bir zaman sonra gözüm hiçbir şey seçemiyor
    Sana kurban olmak istiyor, gelemiyorum

    Meğer umut yitince insan da yitiyormuş
    Ve insanı da en çok kendi düşürüyormuş
    Düştüm, doğruldum ki gönlüme bir yalım konmuş
    Dizlerim kan, tut ellerimden, gelemiyorum

    Bak saatine gün erişti yine akşama
    Ay ve yıldız ne de yakıştı karanlığa
    O ay yüzünü alsam sabah akşam karşıma
    Senle uyuyup uyanıyor gelemiyorum

    En büyük kriz yürekte işte tam da böylece
    Ömür bitip tükeniyor sensiz sessiz öylece
    Takvim yapraklarını koparsam da her gece
    Benden gitmiyorsun sen, ben de gelemiyorum

    Çağırsan beni gün ya da gece, gel tek hece

    Şiir: Muhammet Kalem
    Müzik:
    ~
    Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
    Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    https://facebook.com/muhammetkalemm
    https://instagram.com/MuhammetKalemm
    https://twitter.com/MuhammetKalemm #Şiir #SanaGelmekİstiyorum

  • Yazdırmalısın mezar taşına:
    Ey hayat, sen şavkı sularda bir dolunaysın,
    aslında hiç olmadım ben bu oyunda
    ömrüm beni yok saysın…
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    Ey hayat, sen şavkı sularda bir dolunaysın.
    Aslında yokum ben bu oyunda,
    ömrüm beni yok saysın...

    Yaşam bir ıstaka;
    gelir vurur ömrünün coşkusuna.
    Hani tutulur dilin,
    konuşamazsın…

    Tırmandıkça yücelir dağlar.
    Sen mağlupsun sen ıssız
    ve kalbinde kuşların gömütlüğü;
    tutunamazsın!

    Eloğlu sevdalardan dem tutar,
    aşk büyütür yıldızlardan;
    senin ise düşlerin yasak,
    dokunamazsın...

    Birini sevmişsindir geçen yıllarda.
    Açık bir yara gibidir hâlâ.
    Hâlâ ne çok özlersin onu,
    ağlayamazsın…

    Yolunda köprüler çürür.
    Sesin, sessizlik sanki bir uğultuda.
    Savurur hayat kül eyler seni,
    doğrulamazsın!

    Yapayalnız bir ünlemsin
    dünyayı ıslatan şu yağmurlarda.
    Her şey çeker ve iter,
    anlatamazsın...

    Yaşam bir ıstaka,
    gelir vurur işte ömrünün coşkusuna.
    Sesinde çığlıklar boğulur ama,
    bağıramazsın…

    Sonra vakt erişir, toprak gülümser sana;
    upuzun bir ömrün ortasında
    ne hayata ne ölüme
    yakışamazsın…

    Yazdırmalısın mezar taşına:
    Ey hayat, sen şavkı sularda bir dolunaysın,
    aslında hiç olmadım ben bu oyunda
    ömrüm beni yok saysın…

    Şiir: Yılmaz Odabaşı
    Müzik: https://youtu.be/_E0tpwESQjM

    ~
    Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
    Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    https://facebook.com/muhammetkalemm
    https://instagram.com/MuhammetKalemm
    https://twitter.com/MuhammetKalemm #EyHayat #YılmazOdabaşı #Şiir

  • Neyse…uzun etmeyim
    Gelmeyeceğim diyeceğinden korkmuştum asıl
    30 Şubat’ta mı geleceksin...peki...gel
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    30 Şubat’ta mı geleceksin, başım gözüm üstüne, peki gel
    Menekşeler yetiştireceğim senin için, bekleyeceğim
    Saçlarım taralı, gömleklerim ütülü
    Sobaya bir odun daha atacağım, peki gel
    Eski fotoğraflara bakarız belki, eski şarkılar dinleriz
    “Ah ne çok sevmiştik birbirimizi”
    30 şubatta mı geleceksin, peki, gel…
    Hani mevsim kışsa, yıldız bulmam zor olacak
    Bulutlar geçecek gözlerimden, ihtimal…
    Kızıl-kıyamet olsa da her tarafım, üzülme,
    Ben kara gözlü bir çocuğum, kendime masallar anlatacağım.
    Bir masala tutununca ellerim kanasa da
    Uyuyunca geçecek, biliyorum,
    Kendimi dizinde uyutacağım…
    Biliyor musun, sen olmayınca ben bir tuhaf oluyorum
    30 Şubat’ta mı geleceksin, peki…gel…
    Sen kapıdan dönmeyesin diye, evden çıkmam, merak etme
    Kar olur, kış olur, üşürsün, neme lazım
    Bir çay koyarım sobaya, radyoda incesaz…
    Terliklerini çıkartırım dolaptan, odamız hüzzam, odamız hicaz...
    Henüz almadığım bir mektup gibi bekleyeceğim seni
    Aslında o kadar da kötü değilim, kafana takma sen beni,
    Bir rüya gibi değil mi, gözlerimi açacağım, bitecek
    Seni rüyaların en sonuna saklayacağım...
    Neyse…uzun etmeyim
    Gelmeyeceğim diyeceğinden korkmuştum asıl
    30 Şubat’ta mı geleceksin...peki...gel

    Şiir: Ali Kınık
    Müzik:


    ~
    Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
    Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    https://facebook.com/muhammetkalemm
    https://instagram.com/MuhammetKalemm
    https://twitter.com/MuhammetKalemm
    #AliKınık #Şiir #30Şubat

  • Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
    Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.

    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
    Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
    İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim;
    O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
    Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
    Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
    Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
    Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.

    İstanbul benim canım;
    Vatanım da vatanım...
    İstanbul,
    İstanbul...

    Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
    Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
    Bulutta şaha kalkmış Fatih`ten kalma kır at;
    Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
    Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
    Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare? ..
    Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
    Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet...

    O manayı bul da bul!
    İlle İstanbul`da bul!
    İstanbul,
    İstanbul...

    Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
    Çamlıca`da, yerdedir göklerin derinliği.
    Oynak sular yalının alt katına misafir;
    Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
    Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
    Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...
    Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
    Cumbalı odalarda inletir ` Katibim`i...

    Kadını keskin bıçak,
    Taze kan gibi sıcak.
    İstanbul,
    İstanbul...

    Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
    Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...
    Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu,
    Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
    Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
    Hala çığlıklar gelir Topkapı Sarayından.
    Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
    Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar...

    Gecesi sünbül kokan
    Türkçesi bülbül kokan,
    İstanbul,
    İstanbul...

    Şiir: Necip Fazıl Kısakürek
    Müzik:

    #NecipFazılKısakürek #Canımİstanbul #Şiir
    ~
    Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
    Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    https://facebook.com/muhammetkalemm
    https://instagram.com/MuhammetKalemm
    https://twitter.com/MuhammetKalemm

  • ne kadınlar sevdim zaten yoktular
    böyle bir sevmek görülmemiştir
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    ne kadınlar sevdim zaten yoktular
    yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
    azıcık okşasam sanki çocuktular
    bıraksam korkudan gözleri sislenir
    ne kadınlar sevdim zaten yoktular
    böyle bir sevmek görülmemiştir

    hayır sanmayın ki beni unuttular
    hala arasıra mektupları gelir
    gerçek değildiler birer umuttular
    eski bir şarkı belki bir şiir
    ne kadınlar sevdim zaten yoktular
    böyle bir sevmek görülmemiştir

    yalnızlıklarımda elimden tuttular
    uzak fısıltıları içimi ürpertir
    sanki gökyüzünde bir buluttular
    nereye kayboldular şimdi kimbilir
    ne kadınlar sevdim zaten yoktular
    böyle bir sevmek görülmemiştir.

    Şiir: Atilla İlhan
    Müzik:
    ~
    Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
    Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    https://facebook.com/muhammetkalemm
    https://instagram.com/MuhammetKalemm
    https://twitter.com/MuhammetKalemm #Atillaİlhan #BöyleBirSevmek #Şiir

  • Seni, anlatabilmek seni.
    İyi çocuklara, kahramanlara.
    Seni anlatabilmek seni,
    Namussuza, halden bilmeze,
    Kahpe yalana.
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    Seni, anlatabilmek seni.
    İyi çocuklara, kahramanlara.
    Seni anlatabilmek seni,
    Namussuza, haldan bilmez,
    Kahpe yalana.

    Ard-arda kaç zemheri,
    Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
    Dışarda gürül-gürül akan bir dünya...
    Bir ben uyumadım,
    Kaç leylim bahar,
    Hasretinden prangalar eskittim.
    Saçlarına kan gülleri takayım,
    Bir o yana
    Bir bu yana...

    Seni bağırabilsem seni,
    Dipsiz kuyulara,
    Akan yıldıza,
    Bir kibrit çöpüne varana,
    Okyanusun en ıssız dalgasına
    Düşmüş bir kibrit çöpüne.

    Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
    Yitirmiş öpücükleri,
    Payı yok, apansız inen akşamdan,
    Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
    Seni anlatabilsem seni...
    Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
    Üşüyorum, kapama gözlerini...

    Şiir: Ahmed Arif
    Müzik: https://youtu.be/ugAD8OsrMn4
    ~
    Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
    Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    https://facebook.com/muhammetkalemm
    https://instagram.com/MuhammetKalemm
    https://twitter.com/MuhammetKalemm #AhmedArif #HasretindenPrangalarEskittim #Şiir

  • Atsız! Ölüm gerekmek teninde can yaşarken,
    Sen burada olmazsın ölüm kanat gerince…
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    Tanrının ‘gel’ buyruğu tatlılıkla erince
    Ona doğru can kuşu nice uçmasın, nice?
    Ne yaşamak tasası, ne dünyanın yasası,
    Ne de bir kaygı kalır can yükünü derince.

    Bu dirlik bir kılıçsa ölüm onun kınıdır;
    İkisini birlikte verirler bir verince.
    Ecel dedikleri şey erlerin kevseridir;
    Gözünü kırpmadan iç, içme çağı erince.

    Bir yumunca gözünü, kaybedince özünü
    Çalamazsın sazını öyle inceden ince
    Ne güneş kalır, ne ay; ne ırmak akar, ne çay;
    Dünyaya gelmedin say yağız yere girince.

    Bildiğin, neyse unut, Tanrı’ya kavuştun tut,
    Bir gün ölüm meleği seni yere serince.
    Şu gördüğün ne varsa birer damladır,
    Bir denize akıyor hepsi yerli yerince

    Bitiş gördüğün baştır, mezar beşiğe aştır,
    Ölü diriye eştir, düşün biraz derince.
    Atsız! Ölüm gerekmek teninde can yaşarken,
    Sen burada olmazsın ölüm kanat gerince…

    Şiir: Hüseyin Nihal ATSIZ
    Müzik:


    ~
    Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
    Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    https://facebook.com/muhammetkalemm
    https://instagram.com/MuhammetKalemm
    https://twitter.com/MuhammetKalemm #Atsız #GelBuyruğu #Şiir

  • Gülmeyi denedim, sensiz olmadı...
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    Kaybolan neşemi şarkıda, sazda,
    Bulmayı denedim, sensiz olmadı,
    Felekten bir gece çalıp biraz da,
    Gülmeyi denedim, sensiz olmadı...

    Hasreti herkesten çok tanıyorum,
    Bu zehrin üstüne yok sanıyorum,
    Islak gözlerimden utanıyorum,
    Silmeyi denedim, sensiz olmadı...

    Doğmanı bekledim battığın yerden,
    Dönmeyı bilmedin gittiğin yerden,
    Beni sarhoş diye sattığın yerden,
    Gelmeyi denedim, sensiz olmadı...

    Evlenmiş dediler, çıldıracaktım,
    Resim, mektup, şiir, ne varsa yaktım,
    İlmeği kaç defa boynuma taktım,
    Ölmeyi denedim, sensiz olmadı...

    Şiir: Cemal Safi
    Müzik: Oğuzhan Öz https://youtu.be/da-aGwYBRCQ

    ~
    Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
    Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    https://facebook.com/muhammetkalemm
    https://instagram.com/MuhammetKalemm
    https://twitter.com/MuhammetKalemm #CemalSafi #SensizOlmadı #Şiir

  • güven bana gülüm!
    sana bitmemişliği öğretecek, tattıracaktır
    hasretten - hakikaten- ten değiştiren yüzüm!
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    de gülüm! De ki: ela bir günde geleceğim
    istanbul darmadağın olacak, saçlarım
    darmadağın. Hepsi, darmadağın!
    üzülme gülüm! Toparlanacağız, birlikte,
    ayağa da kalkacağız, yürüyeceğiz de gülüm
    hem de çelikten toprağını dele dele hayatın!

    de gülüm! De ki: bitmiştir umut, bitmiştir
    sevgi, bitmiştir güven!
    güven bana gülüm!
    sana bitmemişliği öğretecek, tattıracaktır
    hasretten - hakikaten- ten değiştiren yüzüm!

    göreceksin gülüm! Bekle!
    hırslarımız, acılarımız gitgide ihanetlere
    hainlere, ezilmelere alışacak..
    göreceksin - sevinçten ağlayacaksın gülüm- ki
    işte o vakit bana-doğrudur!-
    şair olmak, seni sevmek pek çok yakışacak!

    bak! şiirler var, mektuplar var, çocuklar var,
    sokaklar var, kediler!
    inan bana gülüm, ölüm yok bir tek! ölüm yok bize!
    ölüm inananlar için sessizce
    kara kaplı kitaplardan çıkartılacak..
    göreceksin gülüm! Bekle! Göreceksin!
    artık hiçbir insan, hiçbir kavga ve hiçbirimiz
    bu dünyada, yapayalnız, umarsız kalmayacak!

    Şiir: Küçük İskender
    Müzik: Volkan Gümüşlü: https://youtu.be/4QtQ4U8q0_s
    Görsel: Ümit Okan
    ~
    Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
    Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    https://facebook.com/muhammetkalemm
    https://instagram.com/MuhammetKalemm
    https://twitter.com/MuhammetKalemm

    #Küçükİskender #Şiir #DeGülüm

  • Ölürken yaşadım, yaşarken öldüm
    Ve sustum, sükutu besteler gibi.
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    O gece ne kadar güzeldi mehtap
    Gönülden fışkıran nağmeler gibi.
    Ruhumu yıkayan bir seldi mehtap
    En tatlı ilk ve son buseler gibi.

    O gece o müthiş deniz durgundu,
    Ömründe susmayan rüzgar yorgundu,
    En kara gönüller aya vurgundu
    Leyla’yı içinde bulan er gibi.

    O gece zevkini duydum hayatın,
    Sırrını anladım mükevvenatın.
    Gönlümde yıkılan bir kainatın
    Sesini işittim giryeler gibi.

    O gece hayatım sanki masaldı,
    Şuurum o anın içinde kaldı,
    Kalbime ışıktan bir füsun doldu
    İnsanı çıldırtan handeler gibi.

    O gece felekten bir gece çaldım,
    Ömrümde son defa bahtiyar oldum;
    Ölürken yaşadım, yaşarken öldüm
    Ve, sustum, sükutu besteler gibi.

    O gece ne kadar güzeldi mehtap,
    Sandım ki ruhumda yükseldi mehtap,
    Gönlümü yıkayan bir seldi mehtap,
    Rüyada çalınmış buseler gibi.

    O gece gönlüm de aya vuruldu;
    İçimde küllenen ateş dirildi.
    Dünyada ne varsa yere serildi,
    “O” kaldı… Kalbimi seyreder gibi.

    O gece sevgim coşkun ırmaktı,
    Kalbimden taşarak o kalbe aktı;
    ……………….

    Gözlerime en keskin bakışla baktı:
    ”Ben de seni Atsız, ben de ….” der gibi…


    ~
    Tüm Videolar: https://bit.ly/2EyYErA
    Abone Olmayı Unutmayınız: https://bit.ly/2IObl6a

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    https://facebook.com/muhammetkalemm
    https://instagram.com/MuhammetKalemm
    https://twitter.com/MuhammetKalemm #HüseyinNihalAtsız #OGece #Şiir