Episodi

  • Antik çağlarda Okyanusya'daki Güney Pasifik adalarında yaşayan Moana, küçüklüğünden beri babaannesinin, yarı tanrı Maui, Te Ka ve Te Fiti hakkındaki hikayelerini dinleyerek büyümüş, içinde engelleyemediği bir okyanusa açılma isteği duyan küçük bir kız çocuğudur. Fakat şef olan babası bırak okyanusa açılmayı, kayalıkları geçmeyi dahi tüm ada halkına yasaklamıştır. Moana daha sonra babaannesinden aslında çok eski zamanlarda atalarının gezgin oldukları gerçeğini öğrenir. Adayı tehdit eden karanlığa karşı Te Fiti’nin kalbini babaannesinden alır ve Maui’yi bulup onu yerine koymak üzere bir yolculuğa çıkar.
    Bu yolculukta Moana için en büyük sürpriz ise, kalpte gözü olan bir canavar zannettiği Te Ka’nın aslında Te Fiti’nin ta kendisi olduğunu keşfetmesi olacaktır. Tabii ki bunun için önce kendisinin kim olduğunu keşfetmesi ve Maui’yi gerçek benliğiyle barıştırması gerekecektir.


  • Norveç’te kurgu bir kasaba olan Arandelle’de kral ve kraliçe’nin iki küçük kızı vardır. Birbirleriyle çok iyi anlaşan iki kızkardeş Elsa ve Anna’dan Elsa’nın buz yapma gücü vardır.
    Küçükken bir gün oyun oynarlarken Elsa'nın güçlerini kontrol edememesinden dolayı Anna yaralanır. Kral ve Kraliçe onları Trollere götürür. Büyükbaba trol sihrin kalbe gelmediği sürece çıkarılabileceğini söylerler. Anna'yı iyileştirir fakat zihninden Elsa ile geçirdikleri sihir ile ilgili güzel anıları da siler. Elsa’nın sihirlerinin çok büyüyeceğini ve korkunun en büyük düşmanı olacağını söyler.
    Bunun üzerine kral ve kraliçe sarayın tüm kapılarını kapatıp, çalışanları azaltıp Elsa ve Anna’nın odasını ayırır, Elsa'nın gücünü Anna dahil herkesten gizlemeye karar verirler. Yıllar geçer ve bu sırrı saklamaya çalışarak büyürler.
    Elsa 18 yaşına geldiğinde Kral ve Kraliçe geçirdikleri bir gemi kazası sonucu ölürler. 3 yıl sonra Elsa reşit olur ve Arendelle Kraliçesi olmak için ülkede Taç Giyme Töreni düzenlenir. Yıllar sonra ilk defa sarayın kapıları ve ülkenin sınırları açılır.
    Anna, o gün tanıştığı bir prens ile evlenmeye karar verdiğini açıklayınca Elsa ile kavga ederler. Kavgada içinden taşan duyguları daha fazla kontrol edemeyen Elsa yanlışlıkla herkesin ortasında güçlerini sergiler ve böylece herkes Elsa'nın güçlerini öğrenir.
    Elsa ülkeyi terk eder. Fakat bu sırada tüm fiyordu dondurur ve ülkeyi sonsuz bir kışa mahkum eder.
    Anna krallığı o gün tanıştığı prens Hans’a emanet ederek Elsa'nın peşinden gider. Yolda mesleği buz satıcılığı olan ve tek arkadaşı geyik Swen olan troller tarafından yetiştirilmiş Kristof ile tanışır ondan kendisini Elsa’ya götürmesini ister.
    Birlikte Elsa'nın çocukken yaptığı kardan adam Olaf ile Karşılaşırlar. Hep beraber Elsa'nın buzdan yaptığı şatoya varırlar. Elsa sonsuz bir kış başlattığını duyunca iyice panik olur ve yanlışlıkla bu sefer Anna’yı sihriyle kalbinden vurur ve onları saraydan gönderebilmek için buz canavarı Marshmallow'u yaratır.
    Kristof Anna’yı iyileştirmek için trollere götürür büyükbaba trol ancak bir sevgi hareketinin Anna’yı kurtarabileceğini söyler. Bunun üzerine Kristof Anna’yı Hans’a yetiştirmeye karar verir, Hans Anna’yı öperse sonsuza dek donmaktan kurtulacaktır.
    Bu sırada Hans ve davetlilerden bir kaç kişi Elsa’yı bulmuş ve esir almışlardır. Hans’ın aslında yalan söylediğini Anna’yı hiç sevmediğini krallığın başına geçmek için numara yaptığını öğreniriz. Hans Anna’yı ölüme terk eder ve Elsa’ya Anna’nın ölümüne sebep olduğunu söyler.
    Tam kılıcını Elsa’yı öldürmek üzere çekmişken Anna bunu görür ve aralarına girer ve o anda donar. Elsa kardeşinin onu kurtardığını görünce hem çok mutlu olur hem de donmasına çok üzülür sarılıp ağlamaya başlar.
    Elsa’nın sevgisi Anna’nın kalbindeki buzu çözer. Elsa sonsuz kışı bitirmenin yolunun sevgiden geçtiğini anlar ülkenin üstündeki bütün buzu çözer.

  • Episodi mancanti?

    Fai clic qui per aggiornare il feed.

  • İskoçyalı bir prenses olan Merida, babası Kral Fergus ve annesi Kraliçe Elinor'un yönetimindeki krallıkta yaşamaktadır.
    Çocukluğundan beri özgür bir ruha sahip olan Merida ok atmaya ve at binmeye meraklıdır.
    Fakat annesi onu ilerde bir prensle evlenmek üzere düzgün bir prenses olarak yetiştirmeye baş koymuştur.
    Üç klan da oğullarını Merida ile evlendirmek üzere krallığa gelir ve prensesi kazanmak üzere bir yarışma düzenlenir.
    Kurallar gereği yarışmayı okçuluk olarak belirleyen Merida kendi kendisini kazanmak için prenslerden sonra ok atar.
    Fakat annesi bunu geleneklere karşı çıkmak ve prensleri utandırmak olarak yorumlar.
    Büyük bir kavga ederler Merida saraydan kaçar ve ormanda rastladığı bir cadıdan annesini değiştirmesini ister.
    Annesine cadının verdiği büyülü pastayı ikram ederken sonucun annesinin bir ayıya dönüşmesi olacağını tahmin edemeyen Merida daha sonra ayıya dönüşmüş annesini, babasının hışmından korumak zorunda kalacaktır.
    Eğer bu büyüyü iki gün içinde düzeltmezlerse annesi ve üç küçük kardeşi sonsuza dek ayı olarak kalacaklardır.
    Büyüyü düzeltmenin tek yolu ise gurur yüzünden yıktıkları bağı onarmaktır.

  • Doğduğudan beri Minnesota’da ailesiyle beraber yaşayan 11 yaşında bir kız çocuğu olan Riley hayatından çok mutludur. Biz doğumundan itibaren Riley'nin beyin komuta merkezinde görevde olan duyguları da görürüz. Bu duygular Neşe, Üzüntü, Korku, Öfke ve Tiksinti’dir. Riley'in beynindeki duygulardan en baskın olanın Neşe olduğunu görürüz. Neşe, Üzüntü başta olmak üzere diğer duygulara pek alan tanımayan bir şekilde Riley’nin hayatını yönetmektedir. Fakat, hiç beklemedikleri bir şey olur ve San Francisco‘ya taşınmak zorunda kalırlar. Evinden, arkadaşlarından, hokey takımından ayrılması yeterince zor değilmiş gibi bir de yeni evleri çok kötü durumdadır ve nakliye kamyonu bir türlü gelemez. Bu karışıklıkta Riley’nin hayatında ilk defa hüzünlü bir çekirdek anısı olunca Neşe kontrolünü kaybeder ve Neşe'yle Üzüntü kendilerini bir anda beynin uzun süreli anılar merkezinde bulurlar. İkisi ana denetim merkezine dönmek için beynin içinde bir yolcululuğa başlarlar. Bu sırada Riley’nin kararlarını Öfke, Tiksinti ve Korku yönetmektedir ve evden kaçmaya karar verirler. En sonunda Riley depresyona girer ve hiçbir şey hissedemez olur. İşlerin yoluna girmesi için Neşe’nin Üzüntü'nün önemini kavraması gerekmektedir.

  • Luca deniz altında ailesiyle birlikte yaşayan ve keçi balıklarına çobanlık yapan 13 yaşında bir deniz canlısıdır.
    Bu deniz canlıları denizin altında insanlardan korkarak bir hayat sürerken, küçük İtalyan kasabasında yaşayan insanlar da deniz canavarı diye tanımladıkları bu canlılardan korkarak bir hayat sürmektedir.
    Luca bir gün tıpkı kendisi gibi bir deniz canlısı olan Alberto ile tanışır.
    Bu deniz canlıları yüzeye çıktıklarında tıpkı normal insanlar gibi görünmektedirler. 
    Tek şart ıslanmamaları gerekliliğidir. 
    Oğullarının yüzeye çıktıklarını öğrenen anne baba korkularından onu derinlerde yaşayan amcalarının yanına göndermek isterler. 
    Derinlere gitmek istemeyen Luka evden kaçar. 
    Yeni edindiği arkadaşı Alberto ile iki çocuk insanların yaşadığı kasabaya kaçıp Vespa kazanacakları bir maceraya atılmaya karar verir.
    İkili Kasabada Guila adında, kasabanın zorbası Ercole’ye tek başına karşı çıkan cesur bir kızla tanışıp birlikte mazlumlar takımını kurarlar bu sırada Luca'nın annesi ve babası kasabaya gelmiş insan şeklindeki oğullarını aramaktadırlar. 
    Guila’nın babası hayatını deniz canavarlarını öldürmeye adamış bir adamken farkında olmadan evinde iki deniz canavarını misafir eder ve onları yakından tanıma fırsatı bulur. 
    Böylece filmin sonunda iki taraf da aslında birbirlerinden korkmanın ne kadar saçma bir şey olduğunu, insanların da deniz canavarlarının da iyilerinin ve kötülerinin olduğunu anlarlar.

  • Kolombiya dağlarında saklı bir kasabadaki sihirli bir evde yaşayan, aile bireylerinin özel güçlere sahip oldukları  Madrigal ailesinin hikayesini anlatıyor bu film.

    Enkanto'nun sihri, ailedeki her çocuğu, süper güçlülükten, iyileştirme gücüne kadar eşsiz bir yetenek ile kutsamıştır- biri hariç her çocuğu.

    Mirabel’e bir sihir verilmemiştir.

    Mirabel küçük kuzeni Antonio’nun sihir alma töreninde evin yıkıldığını ve sihrin tehlikede olduğunu görür ama buna kimseyi inandıramaz. 

    Daha fazla şey öğrenmek için tek tek aile bireylerine başvururken aslında her birinin bu sihirli güçlerinin sorumluluğu altında ne kadar yıprandıklarını keşfeder. En sonunda evden uzaklaşmış olan amcasının kehanetini öğrenmenin peşine düşer. 

    Fakat bu kehanet Mirabel’i arkasında yıkılan bir evle göstermektedir. 

    Bu vesileyle amcasının hiç evden kaçmadığını duvarların arkasında yaşadığını öğrenir ve ondan bir kehanet daha görmesini ister. 

    Amcası Bruno kehanette, Mirabel’in ablası Isabel ile sarılması gerektiğini görür.

    Ama bu da sihrin ölmemesi için yeterli olmayacaktır.

    Ancak ve ancak anneannesi, geçmişi ve kendisi ile yüzleşince ve yardım almaya razı olunca işler yoluna girecektir.